Sabah sabah bir yazı okudum ve sizlere paylaşmak istedim.

Yazı şu:

“14 yaşımdayken karnımı doyurmak için bir parça ekmek çaldığımda beni zindana attılar ve orada tam 6 ay bedava ekmek verdiler. Hayatın adaleti budur.”

Victor Hugo

**

Güne güzel bir haber veya olay ile başlamak mümkün mü?

Günümüzde iyi haber veya olay duymak, görmek veya yaşamak pek mümkün görülmüyor ki!

Peş peşe gelen şehit haberleri, Gazze’de yaşanan soykırım, Irak’ta, Suriye’de, Yemen’de, İran’da, Ukrayna’da akan akıtılan kan denizi her gün içimizi yakmıyor mu?.

Ya kazalar? Ajanslara göre; Mersin’de katliam gibi kaza yaşanmış ya geceleyin.

Her Allah’ın günü insan kötü haberle mi uyanır, uyandırılır ve/veya  güne böyle mi başlar?

Kaderimiz bu mu?

Bu mu olmalı?

**

Victor Hugo’nun ekmek çalma hikayesini okuyunca nefes alabildim bir gıdım.

Ne diyor Hugo ?

Bir ekmek çaldım, altı ay bana bedava ekmek verdiler!

Bu da hayatın adaleti!

**

Daha dün milenyum diye coşarken, 24 yılını yedik bitirdik ve geliverdik 2024 yılına. Bu yılın  arayışları arasında ise önümüzdeki beş yıl bizim paramızı kullanma yetkisini de vererek yöneteceklerimizi seçme (!) hakkımız (!) çerçevesinde, seçim takvimini takip ediyoruz.

Zaman su gibi, ne çabuk ilerledi bu takvimde.

Mührü vereceğimiz 31 Mart’a ne kaldı ki şunun şurasında.

Cuma, cumartesi pazar!

Hadi bakalım sandığa oyunu ver.

Sonra bak arkana!

Sonrası malum.

Beş sene sonra görüşürüz!

**

Oy!

Oy kime verilir?

Kamu kaynaklarının harcadığı delikli on kuruşun bile hesabını  verme namusu olanlara. Ne diyorlar bu duruma, şeffaflık mı?

Bir de var olan kaynakların doğru biçimde yönetirken,  bunun dışında yeni  kaynak yaratmayı bilenlere.

Kataloglar ile aldatma alışkanlığını sürdürenler yerine, “ayinesi iştir lafa bakılmaz” diyebilenlere.

Bir karar alırken, katılımcılıktan asla  vazgeçmeyenlere.

Sosyal hizmet çerçevesinde, yerel kültür, sanat ve ekonomiye destek olmayı ilke edinenlere.

Yaşamın en temel ilkesi olan iletişim konusunda, tatlı dil ile olmazları olur yapmayı bilenlere.

Vesaire!

Yani, insana oy verilir.

Önce insan!

O insan gerçekten kirli bağlantıları olmayan, hesap veren bir kültürde  ve vicdanlı biri/birileri ise elbette ilk tercih edilen olmalıdır.

O olduğunda toplum kazanıyor.

O olduğunda .bağnazlık ve fanatizm hayat bulamıyor.

O olduğunda aydınlanmanın ışığında başarı geliyor.

O başarı da toplumsal birliktelik ile kazanılıyor.

**

Elbette ortak dilek/dileklerimiz; güne ve günlere umut dolu ve içinde dupduru sevgi barındıran olaylar ve haberler ile başlamak.

Artık hayırlısı!