O partinin yakınlarına kamu kaynaklarını peşkeş çektiğini  söyleye söyleye siyaset yapanların, göreve geldiklerinde “aynı tas aynı hamam” sözüne yakışır  şekilde davranmaları ne iştir?

Ajans haberlerine baktığımızda, rezil ve ayıp siyasi kararlar geliyor önümüze.

Ahmet gitti Mehmet geldi ama.

O da, yakınlarını yerleştiriyor oraya buraya.

O da, kamu kaynaklarını aile çıkarları için kullanıyor.

O da, toplumdan yana değil kişiden yana hizmet üretiyor.

O da, kalleş çıktı!

Ne yapsın şimdi halk?

O yanlış dedi, yanlışlığı eleştireni göreve getirdi de noldu?

Ha Kel Hasan, ha Hasan Kel!

Değişen ne?

O, bu, şu gitti saltanat kayığından, öteki, beriki, şöylekiler geldi.

Fotoğraf aynı.

Mekan aynı.

Şekil aynı.

Sadece fotoğrafın içindeki insanlar (!) değişti.

Hani sen/siz  farklıydın?

Hani sen/siz  kamu kaynaklarını kendin için kullanmayacaktın?

Hani sen /siz eşitlikten yanaydın?

Hani sen/siz  burjuvaya da özenticilerine de karşıydın?

Hani sen/siz  daha da önemlisi halkçıydın?

Hani?!!

Değişen ne?

Bu işler hikaye!

Solculuk sağcılık, topçuluk popculuk hikaye.

Önce insan olmalı insan!

Kendilerini seçkin gören ve söz olarak halktan yana olduklarını söyleyenlerin ellerine en küçük fırsat geçtiklerinde hemen protokolcü oluyorlar.

Heves!

Kompleks!

Şımarıklık!

Ülkemin dört bir yanından gelen bu tür şımarıklıklar bakalım nereye kadar gidecek?

İnşallah dur denilir!

İnşallah höst denilir!

İnşallah bu yandaşlığın da ötesine giden bu basitlikler hizaya getirilir.

Yoksa….

Eskisinden beter olur herşey!