Efendi, efendim, efendiler!

Siz!

Sizler!

Cumhurbaşkanı.

Bakan/bakanlar.

Valiler.

Kaymakamlar.

Belediye meclis ve il genel meclis üyeleri.

Teşkilatlar.

Kadın ve gençlik kolları.

Siz… siz… siz!

Hepiniz!

Kıymayın Ereğli’ye.

Ereğli’nin katledilişine sakın ola ki seyirci kalmayın.

O, bu, şu herkes Ereğli’de yaşıyor.

Ortak paydalarımız o kadar çok ki.

O iktidar bu iktidar gelir.

O veya bu milletvekili veya bakan olur.

Ama Ereğli tek.

Bir tane.

Bu Ereğli’nin canını yakmayın.

Yediden yetmişe herkesin nefes aldığı, çocuğunu gezdirdiği, yürüdüğü, akşam çayı içtiği, denizi seyrettiği, yosun kokusunu içine çekip şiirler yazdığı güzel sahilin yapılaşmaya açmayın, açtırmayın.

Siz bağırın herkesten daha çok.

Gür.

Çok sesli sesinizi/sesimizi duyurun.

Omuz omuza.

Hep birlikte koruyalım.

Hep birlikte sevgide buluşalım ki, iyi gün ve kara gün hemşehrisi olduğumuzu cümle aleme ilan edelim.

Kimse göz dikmesin sahilimize.

Kimse kapatmasın görüş açımızı.

Kimse doğaya da kafa tutmasın.

Başka Ereğli yok sevgili dostlar.

Başka gidecek yerimiz de yok.

Biz buradayız.

Sağcısı ve solcusu ile buradayız ve burada yaşayacağız.

Biz… Bizden sonraki geleceklere şu sahili miras bırakalım ve onlara da vasiyet edelim ki, siz de kıymayın kıydırmayın bu sahile.

Gün o gün!

Gün inatlaşarak sap ile samanı karıştırma zamanı değil.

Gün kimin ne kadar Ereğli’yi sevdiğini kanıtlama günü çünkü.

İşte o gün de bugün.