Bu günlerde yürüyüşe merak sardığımdan dolayı daha çok zaman buluyorum dostlarla. Suat Önder’de bu dostlarımdan biri. Zonguldak’ta İl Kültür Müdürlüğü tarafından ihaleye çıkarılan Cehennemağzı Mağaraları’nın orada ki amfi tiyatronun ihalesiyle ilgili konuştuk.

Anlattı:

Doğum günleri olur, sergiler olur, düğün nişan yapılır, konser düzenlenir, maç izlenir, tiyatro gösterileri yapılır.

Evet!

İşletmesi ile kente farklı bir sosyal yaşam sunar.

İyi güzel  de bu ihaleye neden Ereğli’den kimse girmedi?

Haberleri yokmuş, olanın da evrakları ihaleye girmek için yeterli değilmiş.

Sonuç:

İhaleye iki firma katılmış ve nedense tek seferde sadece 50 liralık artış ile bin 150 liraya ihale bitirilmiş.

Laylayloy…

İhale dediğin böyle olur.

Koskoca amfi tiyatroyu aylık bin 150 liraya kiralamak başarısı olsa olsa bize ait olur.

Oldu da bitti maşallah.

 

Ameliyatlı ayağının üzerine basma alışkanlığı ile iki kez daha aynı noktadan bıçak altına yatarak. Süresiz evinde yatmaya mahkum olan Suat Önder ile evinde bu konuyu konuştuk.

Dert!

Gaflet.

Dar alandaki uyanıklığın ilçedeki işletmecilerine atılmış bir kazık.

Neyse…

 

**

 

Sabah saatlerinde dikenlerin üzerinde yürümeden geldiğim Atatürk Anıtı önündeki kalabalığı görünce mesleki merakla gittim ve gördüm ki itfaiye haftasıymış.

İtfaiyecileri en son sel felaketinde bir kez daha yakından görmüş ve gururlanmıştım gerçekten. O köylerde katıldıkları kurtarma operasyonlarında on üzerinden on almışlardı.

O heyecanla izledim onları.

Yaptıklarını gördükçe daha da mutlu oldum.

İtfaiye ekibi on numara.

Başarılı.

Ekipte sağlam hani.

 

**

 

İtfaiyecilerin resitalini izlerken Anıt Büfe önünde bir bağrışmalar olunca dikkatimi o yöne verdim. Baktım ki bir grup çocuk sloganlar atıyor. Heyecanlanmam “Devrimci çocuklar görevde, türban kararına tepki gösteriyorlar”  oldu. Gittim gördüm ki, Nurhan – Orhan Oğuz Okulu’nun öğrencileri Orhan Oğuz’un doğum gününü kutluyorlar.

Orhan Oğuz’un Oğuzlar İşhanındaki bürosunun önünde  slogan atarak kutlamışlar doğum gününü. Orhan Oğuz’un sevgili eşi Nurdan Oğuz ile birlikte eğitime verdikleri katkıları unutmamış çocuklar. Okudukları okulun her şeylerini karşılayan ve sürekli o çocuklarla iç içe olan Karı-Koca Oğuz Ailesi, çocukların yaptıkları bu habersiz kutlamadan gerçekten mutlu oldular.

Kim olmaz ki?

Orhan Oğuz gözyaşlarını tutamadı.

Ölmüş tükenmiş ve yok olmak üzere olan bir duygudur “vefa”.

Çocuklar bu duyguyu en doğal halleriyle yaşattılar Oğuz çiftine.

Orhan Oğuz çukulata getirtti bürosundan ve çocuklara kendi elleri ile dağıtırken elini öpmek isteyenlere “el öpmeyin!” dedi.

El öpmeyin!

Orhan Oğuz bu sözleriyle çocuklara “dik durun, eğilmeyin” dedi gibi geldi bana.

Öyle ya başka ne anlamı olabilir ki?

Yaşını sordum Orhan Abi’ye; “bizim gibi çalışanlar için orta yaş 80” dedi.,

Yaşamdan kopmamak ve hep birşeyler üretmek ne kadar önemli.

Dik olmak ve yaşama hep tutunmak ve sürekli üretken olmak.

Orhan Oğuz’da bunu gördüm dün.

Örnek duruşu ile de bir kez daha takdir ettim.

Bravo…

 

**

 

Yürümek iyi geliyor.

Hem nefes açıyor hem de kondisyonu sağlıyor.

Orhan Abi 80’e yakın “bizim için orta yaş” derken ezildiğimi hissettim bir an.

Ben ise 60’lığım daha.

Orta yaşım 60 diyememenin ezikliğiydi belki O’nun yanıtı.

Orta yaşı 80 olan bir iyiliksever Orhan Oğuz vefalı bir duruş gösteren öğrencilerin verdiği moralle yeniden şarj oldu.

Güçlendi.

Eşi Nurdan Oğuz ile birlikte elele tutuşup giderek, “eğitime katkıya devam” dedi.