Yıllar önce İskenderun’dan Ereğli’ye gelen meslektaşım Serpil Korkmaz, “dönüşte götürebileceğim küçük bir hediyelik neyiniz var?” dediğinde utanmıştım.

Hediyelik  küçük bir şey olarak neyimiz var?

Var mı?

Var ise ne var?

Sahi neyimiz var çilek reçelinden başka?

Kömürü bulan Uzun Mehmet’e bile sahip çıkamayan bir Ereğli, kömür işletmesinin adı “Ereğli Kömür İşletmeleri” kaldırılıp da yerine  “Türkiye Taşkömürü Kurumu” konulduğunda da sesini çıkarmamıştı ki.

Ereğli kömüre kör.

Çilek var.

Eh Erdemir’in ise kültür ve sanata katkısı nedir diye baktığınızda, adı kültür merkezi olan salonunu bile para karşılığında tahsis ediyor.

Küçük bir el işi neyimiz var?

Oh be elpek bezimiz var elpek.

İyi ki o var…

Başka?

Oysa bu kentte Güzel Sanatlar Lisesi var değil mi?

Peki kent ile ne kadar iç içe?

Gülüç’teki bu lisemizde görev yapan öğretmenlerimiz kültür ve sanat açısından  şans değil mi?

Yine “peki” diyeyim de, değerlendirebiliyor muyuz?

Belediyenin karşısına “Abdi İpekçi” adını da taşıyan sanat galerisi olmuş kermes binası.

Mancar var, tatlılar var, kek var, makarna var.

Sanat bu…

O sanatta yerel yemekler olsa bari.

Ereğli’de sanat adına gerçekten ne var?

Var da ben mi bilmiyorum?

 

Kdz. Ereğli’de kültür ve sanata değil de, her işten siyasi rant sağlamaya dönük yönetenler olduğu için bir şey yok.

Popülizm eşittir uyku.

Uyu yavrum ninni.

 

O popülizm ile “Ereğli’de yaşayanlar Ereğlilidir” ilkesine yapılan en ağır saldırı, bölgesel derneklere peşkeş çekilen halkın parası var ama.

İlçe halkının birlikte yaşama ve paylaşma dokusunu siyasi rant elde etme uğruna bazı bölgesel derneklere tahsis edilen  yöresel evlerin  yıkılmayarak kültür ve sanatı destekleme adına kullanılmasını savunuyorum.

Evet, bir kentin gelişimi kültür, sanat ve ekonomideki güç ile sağlanır.

O kentte bu nedenle barış olur.

Böylelikle kalkınma seviyesi yükselir.

Budur vizyonu uçlara taşımak.

Ama şu asla  değildir, kentte bölgeciliği körüklemek.

Hem haksızlık hem de ayrımcılıktır.

Yanlıştır…

 

Yanlışlar alışkanlık yapmamalı. Derler ya, ‘kötü örnek,  örnek değildir’ diye.

Şu açıktır, siyasi çıkarlar adına yapılan o yöresel evler derhal boşaltılmalıdır.

Ve sonra bu kent halkının parasıyla yapılan o  binaların en başta kültür ve sanat amaçlı kullanımı düşünülmelidir.

Bir sonuç elde edilemiyor ise de, “su göründü teyemmüm  bozuldu” durumu söz konusu ise de yıkılmalıdır. Ama o yöresel evlerin yapımına imza atanlardan da çatır çatır hesap sorulmalıdır.

Ya sonra?

 

Kdz. Ereğli’nin kurtuluş gününde bile Ereğli halk oyunu oynanmadığını sıkça yazar ve söylerim.

Milli Eğitim Müdürüne de söyledim “neden etkinlikler yerel müzik ve halk oyunları ile başlatılmıyor?” diye.

“Haklısınız” dedi.

Haklı olmak yetmiyor ki?

Bu nasıl bir anlayış ki, Ereğli’nin Kurtuluş günü kutlanırken bile bölge ile ilgili halk oyunu oynanmıyor?

Neden abicim, ablacım neden?

Kurtulan Ereğli !

Ereğli kurtuldu ise bu bölgenin kültür ve sanatı ile kurtuluş günü kutlanır.

Ne alaka yani, başka yörelerin halk oyununu oynamak.

Köyde de kentte de aynı tezgah!

Ayıptır ayıp…

 

Şov  amaçlı olarak yıllardır ilçedeki kişi ve kurumlardan haraç toplanarak festivaller yapılmıştır ama bir tek  bölge kültüründen bir nesne ulusal düzeye taşınmamıştır. Kurtuluş Savaşı’nın tek deniz savaşı Ereğli’de yaşanmıştır ama Alemdar olayını anlatan bir halk oyunu bile yoktur. Yerel kültüre kısır olan anlayışlar bu bölgede,  sanata ve kültüre 1980’den sonra İsmail Sıdal’ın yaptırdığı Atatürk Kültür Merkezi’ndeki iki salonu tahsis etmenin dışına çıkamamıştır. "İyi ki Sıdal Ereğli'de atamalı da olsa belediye başkanlığı yapmış ki, alt yapı sorunları böylece kökten çözülmüştür" diye konuşanların haklılık payını da komuoyunun değerlendirmesine  anti parantez bırakalım.

Oysa…

Bugün festivallere okkalı haraçları ödeyen kurum ve kuruluşlar, sanat kurumu, sanat dernekleri, kültür etkinliklerine düzenli ve gönüllü bağışlarla destek olabilmeye yönlendirilmiş olabilseler idi, bugün sanatın her yönünde çığır açılırdı.

Hele ki, belediyenin kendine ait bir kütüphanesi de olabilir, ülkemizden ve dünyadaki tüm müzelerle işbirliğine gidilerek bölgemiz ile ilgili eserler ve kaynaklardan en azından örneklere ulaşılırdı.

Yine size çok acı bir şey söyleyeyim; yerel antika koleksiyonuna sahip kurum yoktur. Bir tek Suat Önder’in kapsamlı bir kolleksiyonu vardır. Kentte köyde, tencere tabak biriktirilmiş olsaydı bu bile zengin bir koleksiyona sahip olmak demekti.

 

Kdz. Ereğli’de kültür ve sanat  amaçlı hizmet eden dernekleri gelir kaynakları da yaratarak desteklemek ve yöresel evlerdeki bu binaları bu derneklere tahsis etmek belediyenin ilk görevi olmalıdır.

Bildiğiniz gibi belediyenin adı “yerel yönetim”dir.

Yerel yönetim de, öncelikle yerel kültür ve sanata sahip çıkmak ve desteklemek gibi bir misyona sahip olduğuna göre, panayır festivalleri yerine yerel festivaller düşünülmelidir.