Yani inanın hem konuşmaktan hem de yazmaktan gına gelen konudur ‘kavga’ denen basitlik.

Basittir ama hep de gündemde kendine yer bulur.

O kavgalı.

Bu kavgalı.

O, onu dedi.

Şu şöyle konuştu.

Öteki  gazı verdi.

Şunlar bunlar laf taşıyor.

İspiyoncunun Allahı!

Daha neler neler.

Ortalık kavga seli.

Ne duruyor, ne de durdurmak için düğmeye basılabiliyor.

Çünkü:

Kavgadan beslenenler var.

Kavga çıkararak arada geçinenler var.

Kavgalara benzin döküp ceplere cukka diyenler var.

Olay bu da, tüm bu basitlikler ve iğrençliklerin üzerine bir de basiretten yoksun, ağzı bozuk, seviyenin s’sini bile tanıyıp bilmemiş olanlar var.

Zaten var ki kavgacılar beslenebiliyor.

Var ki kavga tuzağına düşülüyor.

 

Oysa…

30 Mart’ta Kdz. Ereğli nefes almıştı.

“Oh be ! Kin, nefret, intikam" gibi hafif duygular toprağa gömülecekti.

'Oh' da kime?

Oh demeye kalmadı ortalık kavga gölüne döndü.

Ve göl sürekli besleniyor.

Arada geçinenler de tekrarlamak gibi olacak ama ‘kavgadan beslenenler’ oluyor.

“Yapmayın!” deseniz de yaşama açıları dar bir pencereden bakanlar kendilerine “biz ne yapıyoruz?” diye sormuyorlar.

‘Kapıldım gidiyorum kavgadan beslenenlerin tezgahına’ diyememe akılcılığı da gösterilmeyince, gün olmuyor ki ortaya yeni bir kavga ve çekişme çıkmasın veya yaşanmasın.

Sataşma alışkanlığını geliştirenlerin elbette akıl sağlıklarını kontrol ettirmelerinden bireysellikten daha önemlisi toplumsal açıdan yarar var.

Ama…

Aklını önüne alanı gören yok ki.

Bir hırs ve kin kontrolsüz deli fişek gibi dolanıyor ortalarda.

Kavgayı bastırması ve önlemesi gerekenler  ise ‘aymazlık yolumdur’ türküsü çığırırken, ne oluyor ise ilçeye oluyor.

Buna dur demeli!

 

Hey siyasiler.

Yerel yöneticiler.

Medya mensupları.

Ne olur, üslubumuza dikkat edelim ve ortamı kavgayla kızıştırmak isteyenlere fırsat vermeyelim.

Herkes kendine çeki düzen versin.

Suçlama yerine tartışma kültürünü ile konuşalım.

Örneğin, herkes Kdz. Ereğli’nin Cumhuriyetin 100. Yılında nerede olmasını hayal etsin ve tartışsın.

Bu tartışmalar ile Kdz. Ereğli’nin önünü açarak kavgacılık denen illetin beslenme kaynaklarını keselim.

O, bu, şu yerine; bu kentte yaşayan herkesin ‘biz’ noktasında olabilmesine gayret gösterelim.

Kalemler, mikrofonlar, kameralar, diller, sözler, nutuklar, açıklamalar hep ileriye dönük ve geleceğimizin mıknatısları olsun.

Çok zor değil…

Şu aradaki laf taşıyarak avantacılık yapan yılışıkları, cahil cesaretiyle önün gelene yakıştırmalar yapanları nötralize edelim.

Kavgaya son, birbirimize anlamaya evet diyerek önümüze bakalım, bakabilelim.

 

Haydi eli kalem tutanlar, siyasetçilerimiz, yerel yöneticilerimiz, sivil toplum örgütlerimiz bir özeleştiri yapalım mı kendi kendimize.

*Akıl sağlığımız yerinde mi?

*Kin ve nefret duygularımız var mı?

*Ortak akıl da buluşamayacak kadar mantığımızı yitirdik mi?

 

Hey kavgaları durdurması gerekenler!

Sorumluluklarınızın farkında mısınız?

Tüm cesaretinizi toplayarak kendi kendinizi bir sorgular mısınız lütfen.

Lütfen ama lütfen.

Ereğli otobüsü gacırdıyor.

Hadi kavgalara son vererek, şu otobüsü bakıma alıp Cumhuriyetin 100. Yılındaki Kdz. Ereğli’nin kilometre taşlarını birlikte döşeyelim..

Var mısınız?