Ülkemizde son bir hafta içinde yaşanan olayları öncelikle öğrenmek, anlamak ve irdelemek açısından zor mu zor bir dönemin göbeğindeyiz.

Neler oluyor?

Bu ülkeyi yöneten hükümetin bazı bakanlarının çocukları gözaltına alınınca, kızılca kıyamet hükümet tarafından koparılıyor.

Bakan değil, cumhurbaşkanı çocuğu bile olsa gözaltına alınır demokratik ülkelerde.

Bu süreci de basın en ayrıntılı bir şekilde araştırır ve kamuoyu ile paylaşır.

Normal olanı budur.

İktidara geldiğinden bu yana çetelerin üzerine giden, dokunulmayan nice çeteleri darmaduman ederek yargının karşısına çıkmasını sağlayan bu hükümetin son yaşananlar karşısında “komplo var” gibi sözlerin ardına saklanmadan; operasyonu yapan savcılar ve polisleri kutlamasını bekleyenler hayal kırıklığı yaşadı.

Nasıl olur da, kirli ilişkilere karışanların arkasında duracak adımlar atılır ve yargı ve emniyete gözdağı verilir ki?

İşte bunu anlamak çok güç.

Olsa olsa bu duruşun sebebi operasyonların ucunun nereye varacağıdır.

Sahi bu operasyonlara set çekilmemiş olsa bu kirli ilişkiler nereye uzanırdı?

Daha kimlerin yatak odalarında para sayma makineleri çıkar, ayakkabı kutularında dolarlar yakalanırdı?

Soru bu!

Yanıtı ise karışık.

Açık değil.

 

Çetelerin üzerine gitmekle gurur duyduğunu sıkça ifade eden bu hükümetin savunduğunu söylediği  ileri demokrasi de basın özgürlüğüne de kısıtlamalar getiriliyor.

Bakar mısınız, gazeteciler emniyete giremeyecek.

Pardon!

Nasıl yani?

Gazeteci emniyete sadece gözaltına alınmak için mi girecek şimdi?

Vay ülkemin başına gelenlere.

Vay ki vay!

 

Ergenekon, Balyoz, Oda TV davalarında gözaltına alınanları öncelikle itibarsızlaştırmak için  tetikçilik yapan gazetecilere haber ve belge servisi yapılırken, şimdi ne oldu?

Sap mı döndü keser mi?

Ne operasyonmuş   bu.

Sarstı ülkeyi.

Her şeyi.

 

 

Ortalık toz duman.

Her an herşey olabilir.

Bu “herşeyi” ise kimse bilmiyor.

Ucu açık.

Akıl mantık kontrol dışı.

 

Bilgi eksikliği ve kirliliğinin birbiriyle dans ettiği süreçte gerçekleri ne kadar bilebiliyoruz?

Öğrenebiliyoruz.

Ve analiz edebiliyoruz ki?

 

Bildiğimiz tek şey güzel ülkemizin zirvesindeki “son tango” dur.

Bakalım dam kim olacak, kavalye kim olacak?

Biri yatacak ama !

Kim ?