Dün bir kez daha gördüm ve görüldü ki, başta cenaze namazları olmak üzere tüm etkinliklerde bir ön sıra yarışı var.
İllaki orada olunacak.
İllaki fotoğraf karesine girilecek.
İllaki fark edilecek.
Bu nasıl bir ruh dünyası?
Kardeşim cenazeye mi geldin yoksa şov yapmaya mı? Ya, cenaze sahiplerini bile dirsek atıp cenazesinin başından atacak kadar terbiyesizleşenleri de biliyoruz.
Ayıp bir şey ifade etmiyor.
Aynı şekilde etkinliklerde de utanmazlık sınır tanımıyor.
Yer Kestaneci Mahallesi.
Etkinliğin adı Uzun Mehmet’i Anma.
Bu içeriğe sahip bir olayda, ön sıralarda kim olur?
Tabi ki, Uzun Mehmet’in Ailesi.
Büyükleri.
Ve sonra, o mahallenin muhtarı, heyeti, Uzun Mehmet Derneği’nin yöneticileri.
Ardından, kömür işletmeleri.
Ve Kandilliler Derneği gibi, kömür ile iç içe olmuş kurum ve kişiler.
Peki ne oldu anma töreninde.
Ön sıra işgalde, günün anlam ve önemini temsil edenler gerilerde.
Hadi gızım yandan yandan.


**


Kültür başka bir şey.
Kültüre sahip olmak için okumak, araştırmak ve bilmek gerek.
Konu Ereğli ve kömür ise bunu kim bilir?
Tabi ki, bilenler.
Bilgi sıfır bir kafadan siz tutup da Uzun Mehmet’i Anma töreninde torun torbasına saygı göstermek başta olmak üzere değer verin diyebilir misiniz?
Kültürsüz bir anlayıştan işte bu kadar!


**


Törenlerin içeriğinin anlamını kavramak da çok önemli.
Adet olsun işte.
Eh bunu da tamamladık.
Çok yoruldum yav!
 
Uzun Mehmet bir tarihtir.
Kömürü keşfeden bir kaşiftir.
Ulusal kahramandır.
Ve bu bölgenin tüm aş sofralarında ana yemeğin gerçeğidir.
O’nun ile var oldu her şey.
O kömürle kuruldu fabrikalar.
Demiryolları ve limanlar da kömür için inşa edildi.
Yani, her sofranın ekmeği Uzun Mehmet’tir.
 
İşte bu gerçeğin ağırlığının bilincinde olmayanların yapacağı işler güdüktür.
Yarımdır.
Kısırdır.
Bu verimsiz tarlada da böylesine karışık işler olur ve Uzun Mehmet’i Anma törelerinde torunlarına bile saygısızlık yapılır.
Ta ki, biz elinden tutup madenci fenerine çıkarıncaya kadar!