Bizim Turizmci Engin Zaman,  Türkiye’nin 1 Numaralı gündemi olan  “Organik hoşaf” konusundan engin deneyimini ortaya koydu. 
Bu görüşü finale kalır mı bilmem?
Ama bildiğim gerçek anlamda hem doğal hem de organik bir formülün ta kendisidir görüşü.
Şöyle diyor Engin Zaman:
“Gece gece canım bir erik hoşafı çekti deme gitsin. 
Ben direkt  erik ağacına hücum. Üstüne bir bardak su içerim ve içeride de hoşaf olur.”
Müthiş.
Dalından koparıp hiçbir kimyasal işlemden geçirmeden direk ağzına atıyor eriği.
Ağızda parçalanıp öğütülen erik mideye gittikten sonra, üzerine bir bardak su ilave ediliyor.
Ardından doğal beklemeye geçiyor sistem.
Mide, erik parçaları ve suyu bir güzel halledip karıştırıp doğal yöntemlerle organik hoşafı üretiyor.
Afiyet olsun.
Ha yarışma mı?
Yaşamı aykırılıklarla dolu Engin Zaman’ın adını duydukları anda bu  formül için başvurusunu bile kabul etmezler/edemezler!
Ama yiğidi öldürelim ve hakkını verelim ki;  gerçek hoşaf tarifi böyle olur !
**
Ereğli merkezdeki bir özel hastanede yatanlar  yangın nedeniyle başka hastanelere sevk edildiler.
Ortalık ana baba günü gibi oldu.
Ambulanslar peşpeşe sirenleri çalarak hastaların sevklerini yaparken, hastanenin boşaltılması anında bir çok hasta yangın merdivenlerinden indirildi.
Burası çok önemli.
Ülkemizde görüntüde var olan yangın merdivenlerinin bu hastanede çalıştığı görüldü.
Bu iyi bir olay.
Demek ki çalışan yangın merdivenleri de varmış.
Peki yangın nereden ve nasıl çıkmış?
Öğrendiğimize göre floresan lambanın balansından (trafo) meydana gelmiş.
Koskoca hastaneyi bir floresan lambanın balansı tahliye ettirdi.
Ne ilginç !
**
İstanbul'da geçen cuma gününden bu yana etkisini artıran aşırı sıcak ve nemli havanın, rekor seviyelere ulaşarak hissedilen sıcaklığın 43 dereceye kadar çıkması beklenirken, sabah saatlerinden itibaren etkili olan parçalı bulutlu ve yer yer rüzgarlı hava, günler sonra nefes alma imkanı buldurdu.
Hava nasıl serinledi?
Sebep Karadeniz!
Karadeniz üzerinden gelen alçak bulutları İstanbul’u serinletivermiş.
Oh !
Karadeniz iyi ki var.
Karadeniz’de orman var.
Yeşil var.
Doğa var.
Durum böyle olunca, rüzgarı bile yetti İstanbul’a.
Ne kadar yeşil o kadar oksijen.
Ne kadar yeşil o kadar hayat var çünkü.
İstanbullular, yeşilin ne kadar değerli olduğunu bu nemli havalarda bir kez daha anlamışlardır umarım.
Ağaçların kesilmesi için emir verenlere kapak olsun şu İstanbul günleri.