Kdz. Ereğli’nin 102. Kurtuluş yıldönümünde Atatürk Anıtı önündeki törenlerde folklor ekibi  -nihayet-ilk kez yerel türküler eşliğinde halk oyunları oynadı.

Müthiş bir heyecan.

Tabi ki mutluluk.

Sebebi de şu: bir kentin kurtuluş günü kutlanıyor ve programda sahne alan folklor grubu Türkiye’mizin başka yörelerinden halk oyunları sergiliyordu. Çok tuhaf ve anlamsız bu duruma bu yıl son verildi ve Ereğli ve bölgemizin kültürü çerçevesinde yerel türküler eşliğinde folklar sahnelendi.

Demek ki olabiliyormuş.

Geç de olsa bir yanlıştan  vazgeçilmesini alkışlıyorum.

Umarım devamı gelir.

Yerel yönetim belediyelerimiz, yerel kültür ve sanatı yaşatmak ve tanıtmak konusundaki sorumluluklarını daha çok yerine getirirler.

*

Aynı kutlama etkinlikleri kapsamında  uzak gösterilerinin dışında yine yerel kapsamlı program vardı. Amfi tiyatronun tam dolmaması üzüntü yaratsa da Ereğli’nin yerel şiveli söz ve manileri renk kattı etkinliğe.

Unutulmuş da olsa bazı sözler halen daha kırsal kesimde yaşıyor ve yaşatılıyor çünkü.

Göbezne demek bilir misiniz?

Ya köt döşeğini?

Emekli öğretmen Gül Güleryüz ve ekip arkadaşları Ayşe Hindistan ile Ayşe Eren, yaptıkları izleyenleri kahkahaya boğarken, son dönemde çevre etkinliklerinde ve bazı tiyatrolarda yerel ağızla söylenen skeçlerin ne kadar çok alkış aldığına dikkat çekmek isterim.

Sonrasında, elbette kültür ve sanat topluluğu olarak Ereğli’de çok önemli bir yeri ve misyonu olan Turkuaz Grubu çıktı sahneye. Cihangir Bilgin Usta ve ekibi “Elli Elli Yüz Biz Ereğlülüyüz” türküsünü de söyledi.

Cihangir Bilgin, yerel sanata emek verenlerin isimlerini sayarak vefa örneği gösterirken, kendisinin yazdığı Uzun Mehmet şiiriniseslendirdi. Siz de bu şiiri dinlemediniz ise 102. Yıl haberimizdeki videosuna tıklayabilirsiniz.

Müthiş bir Uzun Mehmet Şiiri.

Gecenin finali halk ile oldu. Önce oyun pistine Cihangir Bilgin çıktı ve izleyenleri sahneye davet ederek “Ah a benim sömsöm yârim” türküsü eşliğinde oynadı, oynattı.

Teşekkürler emeği geçenlere.

**

Aklıma ne geldi biliyor musunuz? Hani sahilde Tel Tahsin’in lokantası ve yanında da Uzun Mehmet Çay Bahçesi vardı. Orada akşamları müzik olur ve aileler dans edip oynardı. O alanlar çok önemli bir sosyal açlığı doyuran mekanlar olarak çok uzun yıllar halka hizmet verdi.

Ya şimdi?

Böyle bir tesis var mı?

Aile çay bahçeleri ve sosyal yaşam konusunda, o eski yılları bilenler, doğaldır ki “şimdi neden yok?” sorusunun karşılığını bulamıyorlar.

Daha çok tesis ve daha çok sosyal yaşam ihtiyaçtır.

Ki o yıllardaki nüfus ile bugünü kıyaslar iseniz, arada uçurumlar var.

Zonguldak il merkezinden bile 20 bin fazla nüfusa sahip(içinde de küçük bir belde belediye olmasına rağmen)Kdz. Ereğli’yi yönetenler biraz daha fazla düşünüp çözüm üretmeliler diye vurgu yapmak istiyorum.

Ortak akıl her şeyi çözer.

Çözüm üretir.