Geçen hafta yerel gazetelerimize yansıyan iki haber dikkat çekti. İlki, Alaplı Kaymakamının ilçenin gelişebilmesiyle ilgili sözleri? İkincisiyse, yeni inşa edilen pazaryerinin üstünün niye kapalı yapıldığının gerekçesi? Alaplı`nın gelişmesi kalkınması için herkes üzerine düşenleri yerine getirmelidir, diyor Kaymakam Memük. Sorunlara çözüm üretmek yöneticilerin temel görevidir ama, ilçede yaşayanlar da kayıtsız kalmamalıdıra getiriyor sözlerini. Katılımcı, demokratik yönetim anlayışına bir çağrı olarak algıladım, bu yaklaşımı. Kentli olmanın bedelinin de olduğunu okumak olası, satır aralarında. Peki?Nasıl hayat bulacak bu düşünce? " Bu yönetmeliğin amacı; kent yaşamında, kent vizyonunun ve hemşehrilik bilincinin gelişmesi, kentin hak ve hukukunun korunması, sürdürülebilir kalkınma, çevreye duyarlılık, sosyal yardımlaşma ve dayanışma, saydamlık, hesap sorma ve hesap verme, katılım ve yerinden yönetim ilkelerini hayata geçirmeye çalışan kent konseylerinin çalışma ve esaslarını düzenlemektir." Hangi yönetmeliktir bu? Kent Konseyi Yönetmeliği. 8 Ekim 2006 tarihli Resmi Gazete`de yayımlanmış, İçişleri Bakanlığı yönetmeliği olarak.Yerel şeçim sonuçlarının açıklanmasından sonraki üçüncü ayın ilk haftasında kurulması öngörülen konseyin kuruluş görevini de belediye başkanlarına verilmiş. Alaplı Kent Konseyi oluşumu sağlanmış mıdır? Kurulduysa öncelikli ilçe sorunları saptanmış mıdır? İlçe kimliği belirlenmiş midir? Birlik beraberlik (!) gösterileriyle sıkça gündeme gelen muhalefet partililerin yetkilileri konseye katılmışlar mıdır? Bu soruların yanıtları evet ise, Alaplı`nın önü açılabilir. Karadeniz`in parlayan yıldızı olmaya da aday olabilir, belki de. * Alaplı belediyesi bilimsel bir çalışma yapmış; ilçede hangi günler yağışlı diye?Hem de otuz yıl öncesinden başlayarak?Bakmışlar ki, yılda otuz üç haftanın Çarşambaları yağışlı. Sonra da kararlarını vermişler; yeni pazaryerinin üstü kapalı olmalı? Öyle de oldu ama, sorun da arkasından geldi. Pazar esnafı şikayetçi, tüketici küskün? Yoksa?Aynı çalışmadan yararlanılarak saptanacak yağışsız bir haftanın gününe mi kaydırılsaydı da, aynı yerde kurulsaydı meşhur ilçe pazarı? Hem arsa spekülatörlerinin yüreği de kabarmamış olmaz mıydı? Giderek ısınan yerküremizin neden olduğu kuraklığa çözüm olarak düzenlenen yağmur dualarında bir aksaklık mı oldu, yoksa?