Samime Sanay’ın sesinden daha çok dinledik “Kader seni kime şikayet edeyim” diye.

Ne şarkıdır o.

Of!

Bestesi Avni Anıl’a, güftesi de Sedat Ergintuğ’a ait bu şarkıyı bir mırıldanalım mı?

“Kader kime şikayet edeyim seni bilemem
Alnıma yazılmış yazısın derinsin silemem
Doğarken yakışmış benimsin tenimsin silemem
Alnıma yazılmış yazısın derinsin silemem.”

Allah Allah !


Ah kader ah!

Seni de şikayet ediyoruz işte.

Hayatımız şikayet.

Bunun adı çaresizliğin şikayetidir.

Çaresizliğin.

 

**

 

Benim bugünkü yazımın konusu da “Kader”  değil  “Ka-Der”.

Açılımı da; “Kadın Adayları Destekleme Derneği”.

Adı geçen bu dernek  “Kadın Adayları Unutma!”  sloganıyla tüm siyasal partilere çağrı yaptı. Partilerin 30 Mart 2014 Yerel Genel Seçimlerde daha çok kadın aday göstermesi yönündeki bu çağrı metnindeki tespitler çok ilginç. Kadınların daha çok aday gösterilmemesinin “kader” olmaması gerektiğine işaret eden Ka-Der yöneticileri bakın hangi tespitlerini paylaştılar bizlerle:

 

- Yerel yönetimler, erkek siyasetçilerin genellikle  ‘iş ve gelir alanı’ olarak baktıkları bir rant alanına dönüştü. Emniyet Genel Müdürlüğü verilerine göre geçtiğimiz yıl yerel yönetimlere 53 operasyon yapılmış, yolsuzluk yüzde 1,19 artmış.


- Büyükşehir belediyeleri ile nüfusu 10 binin üzerindeki belediyeler, kadınlar ve çocuklar için sığınma evi açmak zorunda. Türkiye’de sadece 123 sığınak var. Ne yazık ki bir “fıskiyeyi” kadın sığınma evlerinden daha önemli gören belediye başkanlarımız var.


- Kadınlar için ucuz, ulaşılabilir ve kaliteli kreşler, okuma-yazma kursları, yaşlı bakım evleri, meslek edindirme kurslarının sayısı çok az.


- Spor olanakları ve tesisleri erkeklerin ihtiyaçlarına göre şekilleniyor. Spor tesislerine yönelik yatırımlar “halı sahalarla” sınırlanmış durumda.


- Kent planlaması ve organizasyonu, kent içi ulaşım ve konut politikaları belirlenirken kadınların ihtiyaçları göz önüne alınmıyor. Sokak aydınlatmaları yetersiz olduğu için kadınlar, geç saatlerde evlerine korku içinde gidiyor. 


- Engelli bireylerin toplumsal hayata katılımı sınırlandırılıyor. Yaya kaldırımlarının birçoğu engelli bireylere yönelik olarak tasarlanmıyor.


- Toplumsal yaşamın tüm kuralları bu cinsiyetçi yapıya göre şekilleniyor. Yerel yönetimlerin, “kadınların”, “yaşlıların”, “engelli bireylerin” ihtiyaçlarını göz önünde bulundurarak hizmet etmesi gerekiyor.

 

**

 

Kadınlar daha çok yer almalı yerel yönetimlerde. Öyle kota mota ile de sınırlı olmamalı adaylıklar. “Kadın erkek eşittir” yalanının arkasına saklanarak numara çeken çapsız siyasetçilere “yüzde elli yüzde elli” diye ısrar edilmeli.

Ki, adalet sağlansın.

Yerel yönetimlere kadın eli değsin.

Kadınlar öne çıksın, çıkarılsın…