Kibar olarak tanıyıp bildiğimiz CHP Zonguldak Milletvekili Ali İhsan Köktürk bazı yerel basını “AKP’li olmakla” suçladı.

Hayda !

AKP’li olmak suç…

Bakış açısı böyle ise birileri de çıkıp  “CHP’li olmak suç değil mi?” diye sorar.

Ne kadar tuhaf.

Hani derler ya, “özrü kabahatinden büyük” diye.

 

Ha şu olabilir…

Gazeteciliği meslek ilkelerini çiğneyerek kişiye veya kuruma özel kullanan olabilir.

Buna tamam.

Sayın Milletvekili olaya böyle bakıp da, “AKP’li” diye suçlama yapacağına, durumu açık açık ortaya koyardı.

Muğlak ifadelere gerek yok.

Her kim gazeteciliği etik ilkelerden çok uzakta ve tetikçi olarak kullanıyor ise, ayrıca hukukçuluk kimliği de olan Sayın Köktürk, bu çarpık duruma her yönüyle müdahil olabilir.

Örneğin o siyasi kimlikli olanları isim isim açıklayabilir, yargıya başvurarak da yasal haklarını kullanabilir.

Ama bunları yapmayarak, “kadifeden kesesi” der gibi, tüm basın dünyasını töhmet altında bıkarak bir kenara çekilemez.

İşte bu şık değil sayın milletvekili.

Ne ise açık söyleyin.

Ve savcılık orada gidin dilekçenizi verin.

 

**

 

Kdz. Ereğli Belediye Başkanı da, Sayın Köktürk gibi hareket ederek, basına yüklendi.

Haklı ya da haksız bu ayrı bir konu da, basından şikayet edenin basındaki  yozlaşmanın ana sebeplerinden biri olduğunu görmemesi ilginç.

Gazete kurumdur.

Gazete de, gazete çıkarır.

Gazeteci de;  haber takip eder, izler, fikri-takip yapar, atlatma haberciliğin heyecanını yaşar.

Okuyucu da içerik olarak beğendiği gazeteyi satın alır.

Yerel yönetimler de düzenli yayımlanan  gazetelere abone olarak veya satın alarak  destekleyip servislerine ve sosyal tesislerine dağıtımını yapar veya yaptırır.  Böylelikle konuya paralel olarak matbaa sektörü de can suyu bulur.

Gazete satın almak yerine, bayramda seyranda ilan vererek gazete yayınlanmasını teşvik etmek, ilan gazeteciliğini hortlatınca  yozlaşma denen illet de beslenir/beslenmeye devam eder.

Belediye veya diğer kurumlar ilan vermek yerine, gazete satın almayı gerçekleştirdiklerinde “ilan gazeteciliği” beslenemez ve gazetecilik öne çıkar.

Böyle bir durumda habercilikte rekabet olur ki, gazeteciliğin ruhu da yeniden dirilir.

 

**

 

Sonuç olarak kamu kimliği olan kişi ve kurum temsilcileri sorumluluklarının bilinci içinde hareket ettiklerinde, yozlaşma denen kokuşmuşluk da ortalarda dans edemez…

 

Ağlamadan önce toplumu da ağlatan  durumlara sebebiyet vermemek daha doğru değil mi?