Ekim ayının ilk günü Ereğli’deki TSO üyeleri sandığa giderek 7 meslek gurubundaki yeni temsilcilerini seçti.

Sandıktan Aslan Keleş ve ekibi çıktı.

Seçim sonuçlarına saygı. Kazanan ekibi kutlamak gerek. Kutluyorum. Her iki ekibin adayları da bu kentin insanları ve ortak amaçları kentin işlemeyen ve beklentileri bir türlü karşılayamayan TSO’nun yeniden aktif hale gelmesi, getirilmesidir.

Bakın sevgili dostlar, yıllardan bu yana gördüğüm tek gerçek şudur:

1990 yılı yıllarda Kdz. Ereğli’nin 10 yıl sonra yani hani o milenyum diye söz ettiğimiz 2000 li yıllardaki nüfusunun 250 bin olması hayal edilirdi.

Karadeniz Ekonomik İşbirliği Çerçevesinde (KEİB:)), Ereğli’nin pilot bölge olması ve bu kentin Karadeniz’in ithalat ve ihracat kapısı yönündeki beklentileri dile getirinler vardı. Hatta bu hedefi çizenlerden Üzeri Garih’e verdiği desteklerden dolayı Kdz. Ereğli Belediye meclisi tarafından 1993 yılında “Fahri Hemşehrilik” bile verilmiştir. (1995 yılında Garih ile İstanbul Ortaköy’deki ofisinde Kdz. Ereğli’nin geleceğine dönük görüşlerini de röportajla almış ve çok ayrıntılı yayımlamıştım)

Gelişen, büyüyen ve bölgenin dinamosu o dönemin Kdz. Ereğli’sinin büyük hedeflerinden bugüne gelindiğinde şimdi ortada ne var?

Ereğli çevre köylerinin katılımı ile ancak 122 bin nüfusa ulaşabildi de, 100 bin nüfusu geçen ilçelerden sayıldığı için İller Bankası alt yapı yatırımlarına katma değer sağladı.

Hey gidi yıllar hey!

O yıllardaki Ereğli’nin hedeflerinin büyük olmasının en önemli gerçeği Ticaret ve Sanayi Odası’nı yönetenlerin vizyonuydu.

O vizyon ile Ereğli büyüktü ve konuşulurdu.

Şimdi o yıllara bir nokta koyduktan sonra, bugüne gelindiğinde Ereğli’nin bir çok açıdan çökmesi ve geleceğe dönük bir heyecan yaratamamasının birinci sebebi TSO yönetimleridir.

Açıkça yazıyorum, Mustafa Arık ve ekibinden sonra Kdz. Ereğli TSO yönetimine gelenler, kente hiçbir şey vermemişlerdir.

Hatırlayın, TSO’daki kavgaları. TSO’nun kasaları kırıldı, meclis üyeleri dövüldü, kent sanki bir korku iklimine sürüklendi.

Sonraki yıllar da TSO öncelikle toplum ile bir araya gelemedi ya da gelmedi.

Amaç Ereğli olsa elbette bir ortak akıldı buluşulur.

Siz hiç hatırlıyor musunuz, Kdz. Ereğli’nin gelişimi için öncelikle ulaşım ağlarının eksik olanlarının yerine getirilmesi açısından, demiryolu ve havaalanını gündeme getiren kimse oldu mu?

Hiç bu konuda bölgesel bir hareket başlatarak siyasi irade karşısında haklı olan talepleri dile getiren veya bu istek için kılını kıpırdatana rastladınız mı?

Ereğli’rin, Alaplı, Akçakoca, Düzce, Karasu, Bolu başta olmak üzere bir havaalanı ve demiryoluna kavuşması ile başlayacak olan büyük bir kalkınma hareketinin önünde kimsenin duramayacağını ısrarla gündeme taşıyanı gördünüz mü?

Yok!

Mesele ne?_Niyazi mi, Aslan’mı?

Oysa her iki ekipte o kadar vizyon sahibi ve Ereğli’nin önüne aydınlık taşlarını döşeyebilecek iyi ve güzel insanlar var.

Konu Ereğli değil de, sen-ben bataklığı olunca, bu konular gündemin g’sine bile gelemiyor.

Şimdi seçim bitti ne değişecek?

Aslan Keleş, geride bıraktığı yıllara bakılınca yeni bir vizyon mu çizecek Ereğli için?

Ben hiç umutlu değilim!

Kafes balıkçılığını yatırım olarak gören ve havaalanı ve demiryolundan söz etmeyen bir başkanın bu kente vereceğini bir şey olamaz.

Ayinesi iştir kişinin lafa bakılır mı?

*

Ereğli’de tek şans, seçimi kazanan meslek komitelerindekilerin bu çıkmaz sokağı görmeleri ve “Şimdi aldığımız sorumluluğu yerine getirme zamanı” diyerek, TSO’nun 1990’lardaki vizyonuna kavuşturulması için seçim sürecindeki kısır döngünün dışına çıkabilmeleridir.

İşte bu Ereğli’ye kazandırır.

Sonuçta, “bu seçimde Ereğli bir şey kazanmış mıdır?” sorusuna herkes yanıt aramalı ve tüm gerçekleri önyargılardan uzaklaşarak çıplak olarak görebilmelidir.

Bakmak ile görmek arasındaki farkı yakalayan, Ereğli’ye kazandırır ve hizmet etmiş olur.

Yoksa, Erdemir’in dayatmalarının uzantısı olarak ortaya çıkan mağduriyet ile elde edilen kazanım, bireysel egoları tatmininden başka bir şeye yaramaz.!

Tek beklenti, ortak akıl, ortak kazanım olmalıdır!