CHP’de eğilim yoklamasının parti örgütünü nasıl uyandırıp ayağa kaldırdığını hepimiz canlı canlı gördük. Milletvekili aday adaylarının partinin tabanına gidip “bana oy” talebi çerçevesinde sürdürdükleri çalışmalar ortaya koydu ki, uyuyan dev uyanmak için böyle bir hareket bekliyormuş.

Şimdi siyasette yeniden dirilen bir CHP var denilebilir.

Çünkü, büyük oranda söz ve karar sahibi partililer oldu.

Adaylar  tavandan gelmedi.

Adayları hizaya çekip sıralandıran partililer, bundan söyle seçime kadar yan gelip yatmadan aldıkları sorumluluğun gereği olarak çalışacaklar.

Görünen o !..

 

CHP PM Zonguldak’ta ise  ikinci sırada kontenjan kullanacağını açıklayarak,  1, 3, 4 ve 5. Sıralar için eğilim yoklamasına gitti.

7 Martta partililer merkez ve ilçelerinde sandığa giderek, 16 milletvekili aday adayına “hizaya gel!” diyerek sıralandılar.

Sonuç?

Birinci sıradaki isim kamuoyunun tahmin ettiği oldu. Yani Şerafettin Turpçu. Çaycumalı İşadamı Turpçu’nun ekonomik gücüyle eğilim yoklamasının liste başı olacağını tahmin edenlerin oranı yüzde 90’lar civarındaydı.

Ama…

Turpçu’nun dışındakilerin tümü sürpriz oldu.

Sürprizin adresi elbette ki Deniz Yavuzyılmaz’dır. 35 yaşındaki aday adayı, çok kısa bir zamanda öyle bir çıkış yaptı ki kendisini hiç tanımayan CHP tabanı O’nu bağrına basıp yılların siyasetçilerinin tepesine oturttu. 16 aday adayından 14’ünü geçip ikinci sırada çıkan Gezi’nin Deniz’i Yavuzyılmaz eğilim yoklamasının tek galibidir. Bu gerçek, parti tabanının genç, yeni yüz ve yeni isimlere olan özleminin açıkça haykırışıdır.

Bu gerçeği herkes kabullenmeli ve şapkasını önüne alıp düşünmelidir.

Partiyi babasının malı olarak görerek, kendilerinden başkasını değerli bulmayan ve söz ile davranışlarında sürekli ötekileştirme alışkanlığında olanlara kapak olsun Deniz Yavuzyılmaz’ın başarısı.

Bu gerçeğin bir başka fotoğrafı ise  CHP’nin eski siyasetçilerine partililerin “gidin” mesajıdır.

Bu mesajı da almayan/almamaya çalışanlar  var ise bilin ki amaçları CHP’yi iktidara taşımak değil, “ben” saplantılarıdır.

Zaten o “ben” değil mi, CHP’nin ayağına vurulan prangalar?

Eğilim yoklamasının Ereğli yakasına baktığımızda durum iç karartıcıdır. Eski ilçe başkanlarından ve büyük iddialar ile eğilim yoklamasına özel ekip arkadaşları ile  çok hızlı başlayan Yaşar Balcı Ereğli’de seçimi birinci olarak tamamlamıştır. Ancak bilindiği gibi; Ereğli’nin oyları tek başına liste başına oturmaya yetmemektedir. 2. Sıra kontenjan adaylığını da dikkate alır isek, Sayın Balcı, ilk 5’e girememiştir. Balcı’nın dışındaki aday adaylarından da bir tek Adil Ateş başarı göstererek Balcı’dan sonraki iki sıra aşaltta yer alabilmiştir.

Net durum budur !

2009 milletvekili ve 2014 belediye seçimlerini kaybeden  eski belediye başkanı eğilim yoklamasına girmekten korkmuştur. Bu korkusu ile kontenjandan listeye dalabilmek için çok yönlü filmler çevirirken, eğilim yoklamasına da burnunu sokup  yine partilileri birbirine düşürdü.. Son iki seçimi kaybeden bu siyaset eskisine ilçe başkanı da  uydu ve  önümüzdeki seçimlerde kolkola çalışması gereken örgütü birlikte ikiye bölüverdiler.

Bu durum açıkça şunu göstermektedir ki, CHP Genel Merkezi bu bölünmeyi de dikkate almalı ve yaşı 70’i geçmiş ve sürekli seçim kaybeden birini listeye asla ve asla koymamalıdır.  Böyle bir durum, MHP’ye oy patlaması yaptırır ki, 7 Haziran seçimlerinde CHP’nin ikinci sıra adayının durumu da tehlikede demektir.

 

Eğilim yoklaması sonucunda Ereğli’den hiç bir aday CHP Milletvekili sıralamasına girememiştir.

Bu gerçek psikolojik açıdan kötü olsa da, kontenjan adaylığının Kdz. Ereğli’ye verilmesi açısından büyük fırsattır.  Eğilim yoklamaları öncesinde kaleme aldığım  “Ereğlili aday adayları sadece kontenjana başvursun ki, listede hiçbir Ereğlili aday olmadığından dolayı Genel Merkez 2. Sıra kontenjan adaylığını Ereğlililere verecektir” önerim aklıma geldi yeniden. Oysa bu yazıyı yayımladığımda, “amaç Ereğli’den meclise bir milletvekili göndermektir” görüşünde olanlardan “aferin” alırken,  hiç tahmin etmediğim kesimler “seçim kaybeden ve partiyi kendi amaçları doğrultusunda kullanan eski belediye başkanına yol açma” eleştirisi almıştım. Akla mantığa gelmesi bile korkunç olan bu eleştiri karşısında şaşırmıştım. Oysa böyle bir değerlendirmeyi asla hak etmeyip “hakaret” kabul edeceğimi herkes bilir ama bir başka “ben merkezci” anlayışın Ereğli’ye bakışı da bu demek ki.

Şu açıktır !

Zonguldak’ın en büyük ilçesi olan Kdz. Ereğli CHP’den dışlanmaya devam edilirken, “ben olmazsam şu da olmasın” diyen bir anlayış, Ereğli’nin  kamburudur. Bu görüş ve anlayış  Ereğli’nin CHP’den de bir milletvekili gönderebilmesinin önündeki engellerin en başında gelmektedir.

Oysa politika toplum için yapılır.

Toplum CHP’den de Ereğlili bir milletvekili adayının TBMM’ye gitmesini arzu etmekte iken, siyaset eskisi yaşı geçmişler ve partide birlik beraberlik sağlamaktan uzakta kalanlar bu kez ve  bir kez olsun “ben” hastalığından uzaklaşmalıdırlar.

İşte kontenjan adaylığı Ereğli’nin kucağında.

Tepmeyin!

Dövmeyin!

Ezmeyin!

Kapatmayın!

Çekilin bir kenara…

Adınızı tarihe “kendini değil Ereğli’nin önünü açmak için aday adaylığından bile çekildi.” diye yazdırmak hiç de zor değil.

CHP Genel Merkezine, kendi içinizden hiçbir polemiğe bulaşmamış, gencecik bir kadın veya erkek yeni bir Deniz Yavuzyılmaz çıkararak gidin!

Ve kolkola !..

 

Elbette biliyorum ki buzun üzerine yazıyorum bunları.

Hırs ve kaprisler aklınızın o kadar önünde koşuyor ki, 7 nisan da listede yer alacağınıza inanarak Ankara’ya gitme hayalinizle yatıp kalkıyorsunuz.

Olmaz!

Tutmaz!

Mümkün değil !..

 

Şimdi kontenjan adaylığının Ereğli’nin hakkı olduğunu elele gönül gönüle ve omuz omuza söylemek ve anlatmanın zamanıdır.

Bu fırsat kaçırılmamalıdır.

Ereğli’ye kıymayın efendiler!

Bir kez olsun birlik içinde olmayı becerin.

Koca koca adamlar, kadınlar ortak akılda buluşarak Ereğli’ye hizmet edin…