Açız aç!

Eve ekmek götüremiyoruz!

Alacaklılar kapıda!

Yarın ne olacak?

Biz de bu ülkenin vatandaşıyız, bize el uzatacak olan yok mu?

Milyonlarca ses haykırıyor.

Milyonlarca insan çaresiz çare arıyor.

Ama yok!

*

Sıkıntı korona.

Sıkıntı virüs.

Sıkıntı salgın.

Sıkıntı ölüm.

Ölümü elbette herkes tadacak da, kimse işkence çekerek ölmek istemiyor ki!

Ölüm gele hoş gele de!

Bu ölüm hoş gelmiyor.

Öldürmeden önce öyle bir çektiriyor ki!

Nefes alamıyorsun nefes!

*

Şu koronalı günlerde salgını fırsata çevirenler var.

Lüp lüp yeme peşindekiler, vatandaşın “açız!” çığlıklarını umursamadan, ceplerini daha çok doldurmanın peşinde.

Gelsin paracıklar.

Yığılsınlar istif istif!

Oysa insan olmanın erdeminde olanlar, kendi çaplarında şu virüslü günleri paylaşarak atlatabilmenin mücadelesini veriyorlar.

Çam sakızı çoban armağanı.

Allah ne verdiyse artık.

Peki doymak bilmeyenler ne yapıyor?

Vur ha vur!

Vuruyorlar.

Kaptırdıkları zamları esnetmeden vuruyorlar.

Kim mi bunlar?

Elektrik ve doğalgaz rantçıları.

Bir tanesinden en küçük bir jest duydunuz mu?

Dediler mi, elektrik ve doğalgaz ücretlerini indirdik!

Borcu olanların şu rakama kadar olanlarını sildik.

Duydunuz mu?

Duymadınız, duyamazsınız.

Evden çıkma yasakları bile bunların işine yarıyor.

Daha çok elektrik ve doğalgaz tüketimleri ile göbeklerini şişirenler, Türk halkının inim inim inlemesinden hiç etkilenmeden, “ben karıma (doğrusu kârıma) bakarım!” havasındalar.

İnsana dokunan işte bu.

Ulusal seferberlikte en önde koşması gerekenler şu salgında ortalıkta yok/yoklar!

Yok oğlu yok!

Şimdi biri çıkıp da, bu kış elektrik ve doğalgaz bedava dese.

Diyebilse.

Ne olur?

Batar mı şu elektrik ve doğalgaz şirketleri?

Ne mümkün efendim ne mümkün de!

Durum şu, kim diyecek?