Hayatın akışında hep bir yerlere, bir şeylere ulaşmak için farkında olsak da olmasak da bedenlerimiz öyle hızlı ve büyük bir devinimde ki ruhlarımız bedenimizin bu yoğun hareketliliğine uymaya, yetişmeye çabalarken öyle yoruluyor ki.. Bedenimizin açıkça ortaya koyduğu yorgunluk gösterileri olan ağrılar, kemik incinmeleri, mide, baş ağrıları gibi bu yorgunluğunu ifade edebileceği belirtiler de veremiyor, onun yorgunluğunu yalnızca kendimizle baş başa kalıp, sadece alıp verdiğimiz nefesimizi dinleyip içsel yolculuğa beş dakika olsun zaman ayırabildiğimizde duyabiliyoruz ancak..

Ben bunu yapabildim ve çok yakın dostlarımla paylaştığımda ortaya  bir kahvaltı programı çıktı. Tabi hepimiz sıkı bir doğasever olunca bu dinlencenin doğayla iç içe bir yerde olması kaçınılmaz oldu, iyi ki olmuş..

İlçemizin  Doğu tarafındaki Köseağzı Saklı Cennet-Vali Kaptan’ın yerine gittik..

Yapılaşmanın “henüz” girmediği, tam bir doğallığın hakim olduğu Saklı Cennet adının hakkını ciddi bir şekilde veriyor. Kişisel olarak doğal güzellik benim için budur; dağlarla deniz arasında yapılaşma olmamalı.. Burada yoktu!.. Yemyeşil dağ eteğinin sahille buluştuğu yerde Vali Kaptan ve ailesi harika bir dinlence tesisi yapmışlar..  Bir doğa severseniz ki benim yazılarımı okuyorsanız kesinlikle eminim bundan, “tesis” deyince irkilirim hep ama burası hiç böyle değil, doğal alanla o kadar bütünleşmiş ki, hiçbir fazlalık, rahatsızlık hissetmiyorsunuz, doğallığı olumsuz etkileyen hiçbir şey görmüyorsunuz..

Arkadaşlarınızla, ailenizle ve üstelik hiçbir (yiyecek-içecek vs) hazırlık yapmadan, ciddi paralar ödemeden rahatlıkla gidebileceğiniz bu aile işletmesinde kahvaltı çeşitleri, gözlemeler, katmerler, et mangal, odun ateşinde semaver, soba ve şöminenin sıcaklığı, keyfi ile aslında sadece ruhen değil bedenen de müthiş rahat, keyifli bir gün yaşayabilirsiniz..

Köseağzı Saklı Cennet’e, Balı Köyü-Kandilli Yolu’ndan gidiliyor,0 531 3176229 yada 0 372 3271617 numaralı telefonlardan iletişim kurabilirsiniz.

Buraya kadar gerçekten etkilendiğim için güzellikleri paylaştım ama bilirsiniz, savunduğumuz şeyler yada görevlerimiz zamanla yaşam biçimimiz oluyor, bu anlamda da özellikle böyle doğal yerlerde istesem de istemesem de düşünmeden geçemediğim bir konu var; “burayı ne zaman taşlaştıracaklar?” ki Köseağzı için daha da endişeliyim, taşlaştırmanın ötesinde bu eşsiz doğada bir termik santral tehdidi var ve ciddi boyutlarda.. Yetkililerin özellikle de belediyelerin bu konuda son derece ve dönemsel olmayan ciddi karşı koymaları, dirençleri büyük önem taşıyor.

Bizim gibi sivil toplum kuruluşları elbette karşı ve halka olanaklarımız çerçevesinde neden karşı olduğumuzu anlatmaya çabalıyoruz ancak hep söylediğim gibi sermayesel işlerde ciddi yetkiler, yetkililer ve sürdürülebilir yasal, niteliksel çabalar gerekiyor..

Termik tehlikesinin yanı sıra Köseağzı yolu ne yazık ki “çöp alanı” durumunda, yolun buradan giderken sağ tarafı (solu Karadeniz) neredeyse yol boyunca çöplük!.. Ama Avrupa kenti çöplüğü, öyle sıradan bir ilçe çöplüğü olmadığı için de sıkıntı yok..

Gazetemiz Yazı İşleri Müdürü Mustafa Kemal BEKTAŞ’ın bölgeyle ilgili bir süre önce yaptığı ve gazetemizde yayımlanan haber-çalışma’da belirtildiği gibi, burada öncelikli bir “arıtma tesisi” kurularak kimyasal, kanalizasyon ve niteliksiz/evsel atıkların zararsız bir şekilde imhası ile  bu cennet parçası iç-dış turizme açılmalı ve  daha sağlıkla yaşanabilir bir dünya-çevre oluşturulmalı.