Minyatür moda tasarımcısı olduğunu belirten 2 çocuk annesi 55 yaşındaki Sevda Çelik, yaklaşık 2 yıl önce başladığı projesinde geldiği boyutları hayal bile edemediğini söyledi. Tığ örgüsüne dayanan bir hüneri bulunduğunu ifade eden Çelik, yaptığı açıklamasında şunları söyledi:

 "YILLARDIR DÜŞÜNÜYORDUM"

"Yaklaşık 3 yıl önce arkadaşımın bana bir patik ile gelip, 'bunun örneğini çıkartır mısın?' demesiyle o ilk ışığı aldım. Daha önce bir çok kurslara katılmıştım hepsinden önemli alaylı yetiştim. Elimde yatkındı, uzun yıllar da merak salmıştım. Zaman içerisinde tığ ile çok örgüler yaptım. Bunun artık beni tatmin etmediğini anlayınca bunu bir projelendirmek istedim. Nasıl bir şey yaparım da bunu ön plana çıkartabilirim, farklı bir yorum getirebilirim diye yıllardır düşünüyordum. Hem kadın sesi olarak hem de bu işin Anadolu'da veya bir çok kadının elinde bir çok duyguları işlerken ne anlama geldiğini, neleri hissettiklerini, ne duygular taşıdıklarını insanlara nasıl anlatabiliri düşündüm.

 

BİR PATİKLE BAŞLADI

Arkadaşımın patiği getirmesi beni bu işte yol almama, yolumun açılmasına neden olmuştur. İlk başladığımda minicik bir terlik vardı. Sonra onu daha nasıl geliştirebilirim nelere dönüştürebilirim derken ayakkabılara, kostümlere, elbiselere, çantalara dönüştürmeye düşündüm. Küçük elbiseler, koleksiyon gibi düşünülmemişti, serbest çalışmaydı, geçmişte bende neler iş bıraktıysa, annemin ve bizim gençlik dönemlerimizde giydiklerimizi tasarladım"

 İLK SERGİSİ İSTANBUL'DA OLDU

Sergi açmak hedefini de 4-10 Mart 2015 tarihleri arasında İstanbul Caddebostan'da ilk kez gerçekleştirdiğini belirten Çelik, "Yoğun ilgi gördü, güzel duygular aldım. İnsanları tepkileri ölçüp görünce demek ki iyi bir yolda olduğumu düşündüm. İnsanlar bunu izlemekten ve bunlara bakmalarından mutlu olduklarını görünce ben de çok daha beslendim. Yol almak için elimden gelen gayreti gösterdim" dedi.

 

"SIKINTILAR ÇEKTİM"

Küçük bir kasabada yaşadığını ve ürünlerinin hazırlanmasının ardından sunumunda kullanılan malzemeleri temin etmekte güçlükler yaşadığını da hatırlatan Çelik şunları söyledi: "Kasabamın şartlarında bazı şeyleri gerçekleştirmem kolay olmuyor. Sergiye hazırlanıncaya kadar oldukça sıkıntılar çektim. Üretiyorum ama bunları bir platforma oturması, sunulması, hazırlanması bunlar da çok önemli, görselin iyi bir tasarım yapılması gerekiyor. Ustalar aradım, başladım sokak sokak, sanayi sitelerinde gezmeye, dolaşmaya. 'Kimler neler yapabiliyor, askıları nerede yaptırabilirim, camları nerelerden alabilirim?' diye. Sergime de adımı verdiğim, 'hayallerim askıda kalmasın' diyerek bunları askılarda sunmanın güzel olacağını düşündüm. Zaman içerisinde ustalarım ile bir ekip ruhu oluşturduk. Bunun perde arkasında bu işe gönül vermiş en başta ailem büyük destek oldu. Eşimin bu konuda bana oldukça toleranslı davranması, beni anlaması beni rahatlatan bir konuydu. Ailem çok büyük destek verdi, yakın çevrem arkadaşlarım bir kadın dayanışması içerisinde bu sinerjiyi yarattık. Öyle bir noktaya geldi ki bu çalışma minyatür butik ailesini oluşturduk. Belki elimden çıkan bir emek ama bunun arkasında bir sürü yürek ve bir çok kadının sesi olduğunu düşünüyorum"

 DÜNYAYA AÇILDI

Hazırladığı minyatür elbiselerin Türkiye'nin pek çok yerinden yanı sıra dünyanın da bazı ülkelerinde gösterildiğini, hediye olarak verildiğini de belirten Çelik, "Beni en çok sevindiren olaylardan bir tanesi ise ülkemizin çok önemli iş kadınlarından modanın merkezi Paris'e götürmek üzere bana sipariş vermeleri idi. O günü hiçbir zaman unutamam, çok duygulanmıştım. Yine geçtiğimiz günlerde Cumhuriyetimizin kuruluş yıldönümünü kutladık. O kutlama için bir grup iş dünyasının Monako'da katıldığı bir balo vardı, tanıtımlar yapıldı. Oraya benim Cumhuriyet adına yaptığım bir çalışma istendi. Hazırladım ve orada gösterildi.

 EREĞLİ'DE SERGİ

Ereğli'de 19-22 Kasım tarihleri arasında kontes çalışması dediğim bir sergi açmayı hedefliyorum. Kontes çalışmasını ilk defa sunacağım. Yaşadığım kasabadaki insanlarla bunu paylaşmaktan büyük mutluluk duyacağım. Burada başlayan hikayenin sinerjisi de burada devam etti. Bu işi yapmaktan memnunum. Küçük bir yerde yaşayıp büyük yerlere uzanmanın mutluluk ve gururunu yaşıyorum. Bana destek olanlara yardımcı olanlara aileme çok teşekkür ediyorum. İnşallah bundan sonra çok daha iyi projelerde iyi şeyleri hep birlikte yaparız. Yapmak istediklerimi biraz daha ışık tutar.  Bundan sonraki süreçte, tarihte iz bırakanlar, dünya sineması ve ülkedeki önemli yöresel kıyafetler, tığ ve iplik uygun olursa kendi kültürümüzde Osmanlı'dan gelen saray kültürümüzdeki kıyafetleri yapmayı düşünüyorum yine Cumhuriyetimizin ilk yıllarındaki giyilen kıyafetlerin yapımını hedefliyorum. En büyük isteğim dileğim bu çalışmayı hem ülkemde çok iyi yerlerde hem de yurt dışında çok iyi platformlarda bir Türk kadını olarak anlatmak ve bir Türk kadının elinden çıkan gönlünden dökülen incileri dünyaya tanıtmak. Benim hikayem kasabadan metropele, dünyaya taşındı. "

 

(Haber: Mustafa Kemal Bektaş)