Kandilli’de “Madende Tuzak” isimli bir film çevriliyor. Bu filmin kadrosu TTK’nın yakın ilgisi ile müessese misafirhanesinde konaklıyor.

Kandilli’nin adının bulunduğu her olay beni heyecanlandırır.

Film çekimi olayını da yakından takip ederken bir sabah gelen haber moralleri sıfıra indirdi. Film kadrosunda bulunan oyunculardan bir tanesi sabahleyin kahvaltıya inmeyince odasına giden arkadaşları kapıyı kırarak içeri giriyorlar ve beyin kanaması geçiren arkadaşlarını hastaneye götürmek için seferber oluyorlar.

Can kavgası bu!

112 Sağlık ekibi ambulans ile Ereğli’den gelinceye kadar hasta kişinin sağlığı pamuk ipliğine bağlı.

Kandilli’de binlerce madenci çalışıyor yeryüzünün 500 metre derinliğinde.

İki belde belediyesinin de bulunduğu bölgede hasta nakil edecek araç yok.

Hey gidi Koca Kandilli hey!

Binlerce işçinin yaşadığı Kandilli’de hastayı en yakın hastaneye götürecek nakil aracı olmaz mı?

Oysa…..

Kandilli’deki Amelebirliği’nin hastanesinde ameliyatlar yapılırken, Ereğli’de sağlık hizmeti Allah’a emanetti.

Şimdi Kandilli her açıdan yerlerde süründürülürken, bölgede yaşayan binlerce insanın sağlığı ise “olmak ile olmamak” noktasında gidip geliyor.

Bunun adı nedir?

Zulüm!..

Ülkeye katma değer sağlayan ve çok uzun yıllar boyu Alaplı dahil Ereğli’nin tüm köylerine, kent merkezlerine çok yönlü katkılar sağlayan Kandilli’nin bugünkü haline bakar mısınız?

Yazık!

Gelmiş geçmiş tüm siyasetçilerin ayıbıdır bu!

Sendikacıların ayıbıdır.

Kamu yöneticilerinin ayıbıdır.

Kömürün varlık sağladığı kurum ve kuruluşların ayıbıdır.

Bir nefeslik yolunu yapmayıp kırk dereden su götürerek demiryollarını sökenlerin ayıbıdır.

 

Utanma duygusu olmayan veya tükenmiş insanların bu ayıplarını yüzlerine vursak da bir şey değişmez.

Çünkü yüzleri kızarmaz.

Çünkü kaybettikleri insani değerleri bu utanç belgesinin anlamını fark ettirmez.

 

Kandilli orada.

Kandilli’yi ve Kandillilileri yok sayan veya görmemezlikten gelen tüm düşüncelere yazıklar olsun.

 

 

 

ANANI DA AL GEL

 

İstanbul’dan gönderilen bir iletiyi sizlerle paylaşıyorum:

 

BİLMEM DİKKAT ETTİNİZ    ... 

12 Eylül hangi güne geliyor?  08 Eylül (çarşamba) -------------- AREFE 

09-10-11 Eylül (perşembe-cuma-cumartesi) ----- BAYRAM

12.Eylül (pazar) ------------- TATİLCİLERİN DÖNÜŞ GÜNÜ.

Yani, bu demektir ki "HAYIR "  oyu vereceklerin %90'ı  ya tatile gitmeyecek, ya da oy kullanamayacak.

Çok akıllıca bir seçim değil mi?

Geleceğimiz için, ülkenin refahı için, padişahlıkla yönetime ve Amerikan malı Anayasa'ya  HAYIR diyebilmek için lütfen duyarlı olalım.........

Anamızı da alalım sandığa gidelim.........

 

BİR İLETİ DAHA

 

Sevgili Dost Eyüp Bektaş;
Bildiğin gibi bugün beraat kandili.
İnanışımıza göre tüm af dileyenlerin beraat edeceği bir gün.
 
Sadece kul hakkı yememiş olmak koşuluyla af dilenebiliyor.
Kul  hakkı , sadece parasal olarak ölçülebilen bir hak değil.
Haksızlığa ses çıkarmadan durmak, sansüre boyun eğmek,  taraflı haber yapmak, tüyü bitmedik yetim hakkı yemek,  dostlarına vefasızlık , atalarına saygısızlık yapmak, yanlış bilgiyi anlatıp dedikodu ile yuva yıkmak,  haysiyetle oynamak, yalan söyleyerek umutları çalmak,  bir başkası hakkında bırakınız kötülük yapmak, kötülük yapmayı düşünmek bile kul hakkı sayılmakta....
 
Bu günün; Şeker Bayramımız, Kurban Bayramımız gibi dini,  29 Ekim Cumhuriyet, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk,  19 Mayıs Atatürk'ü anma ve Gençlik,30 Ağustos  Büyük zafer, 18 Mart Çanakkale Zaferi gibi ulusal  bayramlarımız denli  önemli ve önemsenmesi gereken bir gün....
 
Bizler ise kelime-i şahadeti de  İstiklal marşını da aynı heyecan ve duygu ile
hançeremizden söyleyebilecek kadar  iyi dindar ve ulusçu olduğumuz iddiasının arkasında duruyoruz.
 
O nedenle senin bugünkü telefon görüşmemize ve dostluğuna sığınarak
Kul hakkı yemediğine inanan tüm inanç sahibi ve gerçek dindarların
Bu güzel günün kutluyor, tüm günlerinde bu günkü gönül ferahlığı içerisinde olmalarını diliyorum.
Saygıyla...

             E.Semih ÖZKÖK