Kurtuluş Savaşı’nın tek ve ilk deniz şehidi Serdümen Recep Kahya’nın nereye gömüldüğünü Dr. Can Canver eski Ereğli fotoğraflarını inceleyerek ortaya çıkardı. Şu anki yıkılmış postane binası ile kız yetiştirme yurdu arasındaki alanda bir şehitlik varmış ve Recep Kahya buraya gömülmüş. Canver’in tespitlerine göre daha sonra şehirde yapılan düzenlemeler sonrası şehitlik kaldırılmış ve 7 tane Türk Bayrağına sarılı tabut askerlerin omuzlarında bir başka yere taşınmış.

Bundan sonrası yine meçhul.

Araştırmaya devam…

Bu arayış içinde ilçenin en yaşlılarından Ziyaattin Cıbır’a (94) gittim şehitliğin kaldırılması ile ilgili bilgisi var mı diye.

Allah uzun ömürler versin Ziyaattin Cıbır bu konuda bir bilgi sahibi olmadığını anlatırken, eski Ereğli’yi konuşurken, Eşsiz Önder Mustafa Kemal’in ölüm haberini duyduklarında yaşadıkları travmayı anlatmaya başladı ki duygularına gem vuramadı.

Atatürk’ün ölümüyle birlikte yaşadıkları acıyı “Biz ağlıyoruz” diye özetleyen Cıbır, eski bayramlarda şehrin her yerinin bayraklar ve defne yaprakları ile süslendiğini anlattı.

Hemen aklıma geldi; 15-20 sene önce belediyenin önünde bir tak vardı bayramlarda süslenip ve alana ayrı bir renk katardı. Ne oldu o tak?

Neyse, çok uzun yıllardır Kdz. Ereğli’de Cumhuriyet Bayramlarının yürüyüşü dışında bayramlara pek ilgi gösterilmiyor.

Ve her geçen gün bu  coşku azalıyor.

Neden?

 

**

 

Cumartesi günü Kireçlik’te termik santrale karşı eylem vardı ve bu eyleme en büyük desteği de, “Karadeniz İsyandadır Platformu” verdi.

Bölgemizin en bakir koylarından biri olan Kireçlik’e termik santrale kurban etmeme duyarlılığındakilerin biraraya gelerek ortak sesleriyle “termik santral istemiyoruz” diye bir kez daha haykırdılar.

Ama…

Son dönemlerin klişeleşmiş sözü ile klavye kahramanları yine yoktu.

Yoktular.

Çok işleri varmış.

Öyle işleri (!) varmış ki, Kireçlik’e gelemediler.

Gelip de ses vermediler.

Destek ve dayanışma kültürü konusundaki yetersizliklerini ortaya koydular.

Daha da önemlisi; yöre halkı yoktu.

“Neden yoktunuz” dediğimde ise şaşırtan bir yanıt aldım.

“Biz Çevre Platformu’na hep destek verdik ve konunun siyasiler tarafından sömürülmemesini istedik. Ama şimdi karşımızda bir CHP milletvekili çıktı ve eylemin içinde yer aldı. Bu nedenle siyasi malzeme olmamak için geri durduk.”

Şaşırdım gerçekten.

Şaşırdım ve düşündüm.

Gerçekten de kuruluşundan bu yana tam destek verdiğim ve sürecindeki gelişmeleri bildiğim Çevre Platformu’nun tüm gönüllüleri bu konuda duyarlı olduklarını sürekli dile getirdiler ve siyasi maniplasyona da izin vermediler.

Doğruya doğru.

Ama…

Eyleme destek vermek için İstanbul’dan Ereğli’ye Karadeniz İsyandadır Platformu ile birlikte gelen CHP milletvekili gerçekten de bir çevre gönüllüsü.

Nerede çevre konusunda bir problem var ve halk tepki içinde ise bu CHP milletvekili oraya gidiyor ve gönül gönüle oluyor.

Geldi ve destek verdi Kireçlik’e.

Gece yarısına kadar devam eden forum ve eğlence sürecinde gördüm ki, siyasi hiçbir söz söylemedi ve sadece termik santralin yaratacağı tehlikeleri ifa etti.

Toplumsal önyargıyı kimi zaman kıramıyorsun.

Melda Onur’un CHP rozetinin sıkıntı yarattığını söylemekten başka seçenek yok.

Anti-parantez belirtmek isterim ki, eylemde horon tepilirken kemençeyi çalan sanatçı da, “CHP böyle ile Melda’nın suçu ne?” sözleriyle Melda Onur’u ayrı bir yere koyarak, genel bir rahatsızlığı dile getirdi.

 

Sonuçta, çevreye duyarlı yurttaşların biraraya gelerek oluşturdukları “Karadeniz İsyandadır Platformu” Kireçlik’i de unutmadı.

Geldiler, seslerini çıkardılar ve soğukta çadırlarla yatarak kalkıp Amasra’ya gittiler.

Her türlü termik santrale hayır diyen bir gazeteci olarak, bölgemize gelip Kireçlik’e kurulmak istenen kanser bacalarına hayır diyeceklerini haykıran Karadeniz İsyandadır Platformu’na teşekkür ediyorum duyarlılıklarından dolayı.

Yolları açık olsun.

Ülkemizi; teknolojik gelişmelerini tamamlamış ülkelerin hurda santrallerini getirip kurarak  kirletmeye kalkanlara da açıkça ‘lanet olsun’ diyorum.