Ekonomiye dayalı bazı haberlerde  “Türkiye iflasa mı koşuyor” sorularının bile tartışmaya açık olarak öne çıktığı şu günlerde, döviz ve altın birbirleri ile  yarışıyor.
Dakikalar bile önemli.
Sürekli çıkıyorlar.
Çıktıkça, daha da yoksullaşmıyor muyuz?
Onlar yarışırken peki ya biz?
Biz neler yapıyoruz?
Bize ne oluyor?
Durumumuz ne?
Böyle bir döviz hareketi bir başka hükümet döneminde olsa idi ne olurdu?
Toplum susar mıydı?
Yazar yazmaz kasalar başbakanın önüne atılmaz mıydı?
Vatandaş öfkesini kontrol edebilir miydi?
Sendikalar, üniversiteler, meslek odaları, sivil toplum örgütleri durur muydu?
2002 yılını bir hatırlayın hele. 2 fiziki ve 2 de ekonomik deprem yaşamış hükümete karşı, en başta TSO’lar ayağa kalkmadı mı?
Ya şimdi?
Sebebi nedir bu suskunluğun?
 
Suskunlukla ilgili soruları bir kenara bırakır isek, gerçekten de iddia edildiği gibi TÜRKİYE İFLAS MI EDİYOR?
Allah korusun!
Ama perşembenin gelişinin çarşambanın gelişinden belli olduğunu söyler atalarımız.
Korkutan bir Perşembe var önümüzde.
Korkmayan var mı?


**


Mert adam doğruları söyler.
Yaranmak için susmaz!
“En iyi sen bilirsin” demez!
Yanlışa yanlış dememe korkaklığında olmaz!
Doğru konuşur!
Düz gider!
Döneme ve düzene göre şekil değiştirmez!
Mert adam merttir!
Bir siyahı bir de beyazı vardır.
Gri rengi hiç sevmez!
 
Mert adam dedik ya, “adam” ifadesi doğru değil.
Doğrusu mert insan olmalı!
Çünkü, mertlik başka bir şey.
Adamlık da, kadınlıkta!
 
“Mert insan olsun canımı yesin” derler de!
Mert insan yağcılık bekleyenlerin sevmediği bir insan tipidir.
Hava basıp basıp da şişirmez çünkü.