Canı yanan tavşan, tazıdan çok daha hızlı mı koşar derler? Duydum bir zaman. Fi tarihlerinden çok önce. Anlamlı da geldi bana. Birdenbire nedense hatırladım ya. Hay Allah!.. Nereden geldi, niye geldi, ne zaman geldi, niçin geldi, neden geldi bilmiyorum. Var bu işte bir olay. Var? Sebepleri ne ola ki? Gıcıklık olamaz. Bu iş ciddi. Gerilimli. Stres kokuyor. Şiddeti ise engelliyor bir yerlerde hep sürekli kılan bilinç altı. Doğru da yapıyor ya. Ama bu söz yabancı değil. Yalansız da. Dupduru. Dahası dosdoğru. Çok geçmişlerden ta bugünlere kadar taşınmış. Kim niye taşımış ki? Hangi niyetle. Nedenleri nedir ya?!! Bilen var mı, Ya gören? Yoktur. Böyle durumlarda sağduyu göçer gider. Tükenir güzellikler. Yer yarılır, bu durumu düzeltme işlevi olanlar üç buçuk şempanzelerin maskelerini takarlar. Hep öyledir. Hep böyledir. Hep tıklanmamaya endeklidir. Bilinir. Duyulur. Hissedilir. Sevgi ve aşkın önüne çiçekler dökülmez. Dikenli teller fora edilip, küçük dünyaların büyük ihtirasları gönderlere çekilir. Gökyüzü kararır, Bulutlar ağlar, Güzellikler turşu suları ile yıkanır. Atasözü ise doğrudur. Yaşanmıştır. Yaşandığı kadar yaşamla da özdeşleşmiştir. Canın bir yanmaya gör. Yakar kavrulursun. Feleğini şaşırır, kendinden geçersin. Önünü göremez, geçmişini, bilgisini, birikimini, vizyonunu, geleceğini, insan davranışlarındaki kaliteni, iletişimi, saygıyı, morali, yolculukları, umutları, sevgiyi, aşk denen öznel gerçeği, dostları, karizmayı, gecelerin sessizliğini yırtan kurbağa seslerini, kaderini, ateşini, üçlülük hayallerini, toprağını, çizgilerini, zeynoların küçük evlerini, evrenin anlatımındaki kıskançlık ve tutkuların önüne dikilen tasvirlerini, şaşkınlıklarını, ellerin sıcaklığının buzula dönüşümünü kim bilir ve anlar ki?. Kimse bilemez. Ne o, ne bu, ne de şu!.. Tümü hikayelerin konu mankenidir. Tarafı da yoktur. Tek bilinir ve tek yaşanır. Eşi yoktur. Olamaz da? Yaşanır ve sadece yaşayana özeldir. Ötesi, berisi boştur. Sen de bu sendromdasın. Aylar, yıllar dindiremiyor acını. Anlıyorum seni dostum, çok iyi anlıyorum. Seni, senin pencerenden bakarak çözmeye çalışıyorum. Tek kelime ile haklısın. Peki, ?haklı? olmak ne değiştirir ki. Sen bakma, isyanlarının muhatabının ?lütfen? çağrılarına. Hatta ?asıl benim canım yandı, yanıyor? demelerine. Boş ve anlamsız? Yaşadığından sakın ola ki utanma. Canını yakan canını da hoş da görme. Allaha havale et. Senin duygularını çoban salatasına dönüştüren sadece bir zavallı. Belki de tutsak. Belki de anlatamıyor. Belki de kendini bilmiyor? Sen bırak bu işleri. Sil? O?nu, zamanı, geçen süreçleri, sevgini, sevdanın büyüklüğünü, yarınlarını, tık tık tık özelliklerini unut. Bunu başar. Her geçen gün canın çok daha büyük yansa da, sen sana yakışanı yap. Allah ödülü de cezayı da bilir çünkü. Sen O?na inan sadece?