Bileniniz vardır mutlaka.

Gişe rekorları kıran bir film vardı çok eskiden.

O filmin adı Yavru ile Katip’ti.

Sinemaseverlerin gülmekten kasıkları bile şişerken, onlar cukkayı götürdü.

Her filmleri rekorlar üzerine yenilerini eklemişti.

Eeee böyle bir sermaye olunca bizimkiler boş durur mu?

Hemen çakmasını yaptılar.

İsimlerini de Nokta ile Virgül koydular.

Hem Nokta, hem de Virgül!

Şimdi sizin aklınıza ne geldi?

Artistlikten söz ediyorum.

Nokta ve virgül.

Artistler ve gerçek!

Bu vurgulamadan ne çıkar?

“Nokta kadar menfaat için virgül gibi kıvırma/kıvırtma!”

Çok bilinen gerçek!

Ah bu virgüller ah!

Ne kadar da oynaktırlar.

Ne kadar da kalleştirler.

Ne kadar da vefasızdırlar.

Ne kadar da cahildirler.

Ne kadar da sonradan görmedirler.

Ki, öyle olmamış olsalar virgül olurlar mı hiç?

Nokta da kalırlar.

Nokta gibi duruşları olur.

Nokta kadar kişilikli ve mert!

Nokta gibi pırıl pırıl.

Şimdi seçim sonuçlarını böyle değerlendirmeli.

Ve şu soruyu sormalı herkes kendine:

Neden böyle oldu?

Sebep ne?

Niye?

Sorunun yanıtı açık ve de çok net!

Bu durumu yaratan bir tek virgüldür.

Öyle bir kıvrılmıştır ki, bir daha asla doğrulamaz sittin sene.

Ne demiş büyük usta:

“Kendin ettin kendin buldun.”