Soma’da dram bitmiyor. 301 madencinin şehit olduğu soma da bu kez binlerce zeytin ağacı katledildi.  Ve bu katliamın hemen ardından yargı yürütmeyi durdurma kararı verdi.

Ölen öldü, yok olan oldu.

Binlerce zeytin ağacı yok oldu.

Şimdi bunun hesabını kim verecek?

 

Ben görmedim ve bilmiyorum ama zeytinin günah olduğuna dönük iddialar yayılıyormuş sosyal paylaşım sitelerinde.

Allah Allah…

Zeytinin de yenmemesini söylemek de nasıl oluyor?

Ki, zeytin dalı evrensel barış sembolüdür güvercinin gagasında.

Barış ve zeytin.

Hatta sağlık ve zeytin/zeytinyağı  gerçeğine rağmen böyle bir saplantı nasıl olur da taraftar bulur ki?

İnsanın dili tutuluyor.

Yutkunmak bile zorlaşıyor.

 

Soma’da termik santral yapabilmek için kestiler zeytinleri.

Baca dikecekler oraya ve o bacadan her türlü gazı doğaya salıp yaşam katliamı yapacaklar.

Kanser üretecekler.

Yeşimi tüketecekler.

Suları zehirleyecekler.

Ne için?

Para için.

Kâr için.

 

Yetkililer devletin gücüyle bu katliama seyirci kalırken, termik santralı savunanlar bile çıkıyor.

Termik santral yapımı için imza atanların tümünü o santralın yanında ikamet ettireceksin. Orada yaşasınlar ve attıkları imzanın yaşamı nasıl yok ettiğini kendilerini yaşayarak öğrensinler.

Bakalım kanser nasıl oluyormuş.

Bakalım hastane hastane dolaşarak şifa aramak neymiş?

Çoluk çocuğun geleceği nasıl karartılıyormuş.

Öğrensinler.

Attıkları o “evet” imzasının altında boğulsunlar da, görsünler bakalım Hanya ile Konya’yı.

 

Yazık…

Çevre katliamı yapanların vicdanlarına yazık.

Kimliklerine yazık.

Geleceğimizi zehirleyenlerin insanlıklarına yazık.

 

**

 

Kdz. Ereğli’de 8 Kasım’da Uzun Mehmet’i anma törenleri yapıldı. Aynı gün akşam da  Recep Çetin’in konferans verdi AKM’de. Çetin’in konferans konusu Uzun Mehmet’ti. Ama o konuşmasına son kitabı olan Orhan Gazi üzerinde yapılan spekülasyonlara cevap vermek ile başladı. Bir çok belge açıkladı ve bahsetti.

Temelde kendisiyle ilgili yapılan eleştirilere yanıt veren Çetin’i dinlerken keşke konuyla ilgili birkaç soru yöneltilebilseydi.

Kişi hak ve özgürlüklerine saldırı amaçlı olmayan her eleştiri yapılmalıdır.

Tartışmak kalitedir.

Enerjidir.

Seviyeli bir eleştiri yol gösterir.

Esikleri ve hataları ortadan kaldırır.

Çetin’in karşısında muhatap olmayınca açıkladığı belgeler ortada kaldı.

Beni ilgilendiren bölüm ise Uzun Mehmet’ti.

Uzun Mehmet’in taşkömürü bulduğuna dönük tarihsel bilgileri yok sayarak, bir iki zıt görüşü doğru kabul etmeyi şizofrenik bir vakıa olarak değerlendirdiğimi daha önce yazdım.

Hem Osmanlı’nın hem de Türkiye Cumhuriyeti devletini efsanelerin peşine takılacak kadar hafif görmeyi hastalık olarak görüyorum çünkü.

Ülkemizin ilk madenci şehidi Uzun Mehmet ile ilgili “efsanedir” eleştirileri öncelikle belediye ve adı Kdz. Ereğli Tarih, Doğa ve Kültürünü Yaşatma Derneği’nin yanıt vermesini bekleyenlerdenim.

Bildiğim şu; geçmişten bu yana bu tür akıl  dışı savları ortaya atanları ilçe belediyesi ve Kdz. Ereğli Tarih, Doğa ve Kültürünü Yaşatma Derneği’ni yönetenleri sert sözlerle kınadılar.

Ya şimdi?

Belediyeden ses yok.

Kdz. Ereğli Tarih, Doğa ve Kültürünü Yaşatma Derneği’nin Başkanı Gürdal Özçakır’a başvurdum ve dernek başkanı olarak görüşlerini istedim. Sayın Özçakır bu konuda bir görüş belirtebilmek için yönetim kurulunu toplayacağını söyledi.

Şimdi yanıt bekliyorum hem belediyeden hem de Kdz. Ereğli Tarih, Doğa ve Kültürünü Yaşatma Derneği’nden.

Bakalım nasıl bir ses gelecek?

Veya gelmeyecek mi?