Sabahın seher vaktinde ilk işim elbette ki  bilgisayar oluyor.

Haberleri öğrenmek gerek.

Sonra e-posta kutusuna gelen iletiler arasında önemli ne var?

Ardından bir sosyal paylaşım sitesinde yaklaşık üç yıldan bu yana çektiğim “hayırlı Pazar, pazartesi, Salı, Çarşamba, Perşembe, Cuma ve cumartesi” günlerini ilan etmek geliyor.

Bu görevler yerine geldikten sonra ancak yüzümü yıkamaya gidebiliyorum.

Kimi zaman iki dakika diye oturduğum bilgisayarın başından saatler boyu kalkamadığım bile olup, hazır kahvaltıya oturamıyorum.

Önce iş!

 

Genel haberleri gözden geçirirken genel olarak “cinayet haberleri” öne çıkıyor.

O kesmiş, öteki vurmuş, diğeri yakmış.

Ortadoğu ise tam bir vahşet.

Ölenin de öldürenin de “Allah-u Ekber” dediği bu bölgede, ölüm hiç  adres sormuyor.

Tuhaf olan da, aynı dine mensup olanların birbirlerine katlettiği ya.

Düğme başkalarının ellerinde ama öldürenler ise taşeronlar.

Ne kadar  çok taşeron o kadar çok ölüm.

Her türlüsü var.

Zırıl zırıl kan akıyor  güneyimizden.

 

Ölümle uyandırılarak motive edilen bir insan pozitif olabilir mi?

Başarıya odaklanabilir mi?

Sevgiyle yaşama bakabilir mi?

İnsana insan değeri veren evrensel bildiriyi aklına getirebilir mi?

“Önce insan” felsefesini namus bilip koruyabilir mi?

Ne yapar ölümle uyanan?

 

Üzüm üzüme baka baka karardı ya hep !

 

**

 

Çok uzun yıllardır gürültü kirliliği ile mücadele konusunda ses veririm.

Derim ki, şu çoktan çağdışı kalmış olan  konvoy rezaletine son verin!

Şu korna stresinden vatandaşları kurtarın ve havalı kornaların tümünü söküp atın!

Elektronik posta, gsm mesajı gibi araçlarla vatandaşları bilgilendirmeye başlayıp, şu her sabah şu şu öldü; şunun bunun şusu, cenazesi şuraya gömülecek, cenazeye gitmek isteyenlere araçlar şuradan kaldırılacak rezaletine son verin!

Yok…

Gürültü demek gerilim demek.

Korku yaymak demek.

Bunalım demek.

Yaşlıyı, öğrenciyi, hastayı rahatsız etmek demek.

Demek de, bu gerçeği kabul eden yok ki…

Daha çıkmadı.

 

Oysa, e-posta ve gsm mesajları ile acil bir kan arandığında bile vatandaşlara ulaşabilmek mümkün.

Ah ah!.

 

**

 

Güne ölümle başlamaktan bıktık.

Bu bıkkınlığımız toplumun tüm katmanlarında çığ gibi büyürken, duyup da önlem alması gerekenlerin işi çok.

Keşke olmasa…

 

Bir gün “hayat bayram olsa” türküleriyle uyanacağımız ve sevgi ve neşeyi bize aşılayan bir dünyayı hayal ederken, çok şey istemiyoruz be !..