Neydi o  Şemsi Denizer dönemindeki Genel Maden İşçileri Sendikası’nın  (GMİS) ülke ve dünya üzerindeki popüleritesi.

Madenci denildiğinde Zonguldak, sendikacı denildiğinde de Şemsi Denizer  akıllara gelirdi.

 

Titremeyeni olmazdı.

 

Saygı duymayanı da!

 

“Canlarım benim” dediğinde onbinleri harekete geçiren efsane işçi önderi Denizer’in  düzenlediği Zonguldak kurultayları ile de mücadele farklı boyutta  sürdürürken, çok farklı düşüncelerin paylaşılıp tartışılmasının ardından da  çözüm konusunda öne çıkan ana tema da hep “özerkleştirme” üzerine  kurgulanırdı.

 

Çünkü; bir kamu kurumunun özerkleştirilmesi siyasal iktidarın baskısından kurtulmak demekti.

 

Kurumu yönetenlerin özgürce hareket edebilmesi ve siyasi çıkarların veya amaçların doğrultusunda kullanılmamak demekti.

 

Piyasa koşullarına göre yatırım ve üretim demekti.

 

Yeniden yapılanmak demekti.

 

Kâr getiren yeni  sektörlere de yönelmek demekti.

 

Ticareti kuralarına göre oynamak demekti.

 

Malına sahip çıkmak, korumak ve geliştirmek demekti.

 

Öyle ya, siyasal iktidarın yerel temsilcileri çalıştıkları kurumu yönetenlerine rağmen kendilerini ayrıcalıklı görmenin ötesinde yönetenleri de yönetip yandaşlarına özel uygulamalar yaptırma şımarıklığı içinde olmasına son verecek bir uygulamanın adı özerkleştirme demekti.

 

İşçiden, emekten, barıştan, ve üretimden yana olan tüm sendikacıların özerkleştirme vurgulamaları ile gündemde sık sık yer alan özerkleştirme sanki Denizer’in alçakça katledilmesinden sonra lugattan ya çıktı ya da çıkarıldı.

 

Şimdi “Özerkleştirmenin” Ö’sünden bile söz eden yok.

 

Peki neden?

 

 

**

 

 

Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Genel Başkanı Kani Beko, beraberindeki heyetle birlikte Genel Maden İşçileri Sendikası (GMİS) Genel Başkanı Eyüp Alabaş’ı makamında ziyaret etti.

 

Ziyaretten memnuniyet duyan  Eyüp Alabaş’ın, TTK ve ÇATES ile ilgili bilgiler vererek ÇATES’in TTK ve taşkömürünün geleceği için mutlaka kamu elinde kalması gerektiğine vurgu yaptığını bildirdi sendikanın basın bürosu.

 

Açıklamayı okuyorum:

 

Ama cümle sadece bu kadar.

 

Konuyla ilgili başka bir ifade yok.

 

Bir cümlede bitirmiş sendika TTK ve ÇATES ile ilgili görüşlerini.

 

Kısa ve öz mü?

 

**

 

TTK’nın özerkleştirme kapsamı çerçevesinde Prof. Dr. Mümtaz Soysal’ın öncülüğünde TBMM’ye verilen “TTK A.Ş Kurulmalı” önergesi de tozlu raflarda kaldı.

 

Oysa önce sendika bu öneriyi tozlu raflardan çıkarıp gündeme taşımalı.

 

Aynen Denizer’in gerçekleştirdiği “Zonguldak Kurultayları”nda Soysal’ın önergesinin günümüzün yeni yasal düzenlemeleri çerçevesinde reviye edilmesi “Zonguldak’ın çözüm reçetesi” olarak ülkeyi yöneten siyasal iktidara önerilse ve bu konuda bir çalışma yürütülmesi neden gündeme getirilmez anlaşılır gibi değil.

 

Zonguldak’ın lokomotifi olan/olması gereken GMİS inisiyatifi tamamen bırakıp kendi kabuğuna çekilip de deyim yerindeyse yan gelip yatarsa Zonguldak’ı kim konuşacak ve çözüm noktalarında tartışabilecek?

 

İktidarın il başkanına, milletvekiline, bakanlara veya yaklaşabilirlerse başbakana gidip de “TTK’ya işçi alınmalı” demek ile Zonguldak’ın sorunları çözümlenebilir mi?

 

Çözüm gerek çözüm.

 

TTK’yı sübvanse eden hükümetlere kurumun özerkleştirilmesini teklif etmek ve sübvanse rakamlarını da kentin dört bir yanının demir ağlarla örülmesini sağlayıp Kdz. Ereğli’ye de bir havaalanı açılmasını istemek çok mu zor?

 

Yılda 500 milyon TL zarar ettiği söylenen TTK’ya giden bu rakamın sadece ulaşım için kullanılması Zonguldak’ı bin gömlek birden ileri  fırlatmaz mı?

 

Sendikanın ve sevgili başkanı adaşım Eyüp Alabaş’ın DİSK’in heyetine bile TTK ve ÇATES ile ilgili olarak mutlaka kamunun elinde kalması sözlerinden başka bir ifadeye yer vermemesini/verememesini yadırgıyorum.

 

Sendika ayağa kalkmalı artık.

 

Zonguldak’ı yeniden buluşturup konuşturmalı.

 

Sonuç bildirgesine de zarar eden kurumların öncelikle siyasal baskıdan kurtulup yeniden yapılanmasını ve sübvanse rakamlarının da Zonguldak’a yatırım olarak dönmesini istemeye hazırlanmalı.

 

Bunu sendika yapar.

 

Zaten sendikaya yakışır…

 

 

**

 

Sevgili dostlar:

 

Sendikacılık yan gelip yatma yeri midir?