Çok ağır oldu değil mi bu başlık?
Evet çok!
Ben de farkındayım!
Ki, ağır ifadeler ve alaycı sözler kapsamım dışındadır.
Ancak…
Konuyu okuyunca, sizler benden daha ağır ifadeler kullanacaksınız.
Olay!
Hastane!!!
 
Vatandaş anlatıyor…

“Yakınım ameliyat oldu ve enfeksiyondan korunması için hastane odasını bile perdelerine kadar elden geçirip, her ortamı hijyen hale getirdik. Bir çok kesimden duyuyoruz, hastanelerde özellikle ameliyattan sonra enfeksiyon sonucu yaşamını yitirenleri. Bu nedenle tüm tedbirlerimizi aldık ve kendimizin dışında odaya kimseyi sokmuyoruz. Hastane mikrobun (nozokomiyal)
Nodaya sokmamak için ellerimizi sürekli ilaçlıyoruz.”

Dedim ki: Bravo. Bu kadar titiz bir hasta bakıcılığı yapmak herkesin harcı değil.
“Tabi ki değil. Ama inanın ameliyat önemli değil. Tüm sıkıntı sonraki süreçte gerek hastane koşulları, gerek refakatçıları ve gerekse de ziyaretçileri hastanın sağlığını tehlikeye atıyor. Yani biz “yasak kardeşim” sözünden alınıyoruz. Oysa bu söz hastanın sağlığı için söyleniyor. İllaki gireceğiz ve illaki hastaya kendimizi göstereceğiz. Gittik ve ziyaret etmeyin denildiğinde refakatçısına bir merhaba diyerek sağlık dileklerimizi iletsek olmuyor sanki.”

Dedim ki: Kötü niyetli bir talep değil. Hastanın yakınları ve dostlarını görmesi moral olur diye yapılıyor bu ziyaretler.
“Evet, doğru da. Bu hastalığın durumuna göre değişir. Benim vurgum, özellikle ameliyatlı hastalar. Bir insanın bedeni kesilmiş ve ortada bir yara var. Bu yaranın mikrop kapmaması lazım.”

Dedim ki: Neden siyaset mikropları dediniz?
“Dedim çünkü yaşadıklarımız var. Biz hastamızı mikroplardan korumak için olağanüstü tedbirler almış iken, çat kapı açılıyor. Bir bayan önde, arkasında da sürü.”

Dedim ki: Ne sürüsü?
“Bilmem ne partisinin bilmem ne kollarıymış. Çat kapıyı ardına kadar açıp içeri girince fırladım ve ‘Oha nereye giriyorsun?’ dedim.”

Dedim ki: Oha!
“Aynen öyle. Odanın ortasında yakalayıp, kimsiniz ve bizim odamıza nasıl böyle giriyorsunuz? İzin aldınız mı?”

Dedim ki: Ne dedi?
“Bilmem ne milletvekili adayının ekibiymiş. Çılgına döndüm ‘Bana ne kardeşim’ dedim ve dışarıya davet ettim.”

Dedim ki: Ne yaptı?
“Dondu kaldı. Hala bana milletvekili adayından söz ediyor. Ben burası ameliyatlı bir hastanın odası. Ayrıca bir hastanın odasına girmek için izin istemek gerek. Bu kişi hasta, çıplak olabilir.”

Dedim ki: Anladı mı?
“Hayır! Ne anlaması. Aklı fikri milletvekili adayına yağcılık yapmakta olduğu için söylediklerimi duymadı bile.”

Dedim ki: Sonrasında ne oldu?
“Valla kolundan tuttuğum gibi attım dışarı. Ve ‘siz taşıdığınız mikropları hastalara yaydığınızın farkında mısınız? Neden izinsiz, habersiz geliyor ve de ziyaretin sakıncalı olabileceğini bu hastaların hayatını tehlikeye atacağınızı düşünmüyorsunuz’ diye söylendim.”

Dedim ki: İyi ki fanatik bir partili saldırmamış sana.
“Valla o kadından daha fanatiği olmaz. Benim ve hastamın hayatını tehlikeye atan kişi her kim olur ise olsun mikroptur. Bunu yapan siyasetçi ise siyasi mikroptur. Bir hasta odasına nasıl izinsiz girilir? Ve hastane yönetimleri bu mikrop yuvalarını nasıl hasta odalarında dolaştırır.”
 
Şimdi siz söyler misiniz?
Bu hasta yakınının ifade ettiği “Siyasi mikroplar” sözü ağır mı?