Bu söz çok tehlikeli oldu.

Son yıllarda manşet haberlerde ne zaman ki “Dalga” sözcüğü yer alıyor ise o anda hemen akla bir operasyon geliyor.

Son dalga operasyonda… Şunlar şunlar şunlar…

Özellikle Ergenekon yalan operasyonları öğretti bize “dalga”nın tehlike olduğunu.

Ve hiç bitmedi.

Hep yeni bir dalga geliyor.

Bu kez haberliyiz gelecek dalgadan.

Şunun şurasında sandığa gitmeye ne kadar kaldı ki!

Pazartesi sabahından itibaren sadece 144 saatçik.

Ve ardından bir yaklaşık 10 saat sonra  koyunun ak mı kara mı olduğu ortaya çıkacak.

Çünkü son sözü söyleyen halk olacak.

Halk ne derse o!

 

Sandıkta halkın kararının çoğunlukla hayır veya çoğunlukla evet olacağına dönük görüş ve düşüncelerini anket sonuçlarına dayandıranların varsayımları ne kadar tutar bilmiyoruz.

Tutturan 16 nisanın sonuçlarını bilen medyum olarak tarihteki yerini alacak.

Ama görünün o ki şu anda durum dalgalı.

Dalga her açıdan ters düz.

Kimi zaman bir yandan coşkulu, kimi zaman da alttan girip üsten çıkarak renkleri karıştırabliyor.

Ama ortada iki renk dans ediyor.

Bir beyaz bir kahverengi.

Kahverenginin kırk yıl hatırı var mı bakalım?

Veya kaldı mı?

Sandık bilir.

O derse doğru söyler.

Ve herkesin başı üstüne.

 

Bu dalganın bir de farklı yönleri var.

Sallayacak.

Öyle sallayacak ki, kesinlikle ortalık toz duman olacak.

Her açıdan böyle.

Beyaz ve  kahverengi  açısından dalgalanmalara sebep olacak  sandık sonuçları, ülkenin geleceğinin hangi istikamete  yöneleceğini  belirleyecek.

Yani, koltuklar o kadar rahat değil.

Bu dalga sert.

Keskin.

Yıkıcı.

Alta kim kalır bilen yok.

Sadece iddia var.

Ben de iddia ediyorum.

Bu sandık iki şey söyleyecek.

Ya beyaz ya da kahverengi.

Bir başka renk yok.

Sadece dalga var.

Operasyonlu dalga.