Emine Ülker Tarhan da CHP’de umduğunu bulamayın ayrılanlar arasında yer aldı.

CHP’den gidenler var.

Gelenler arasında da Mehmet Bekaroğlu var!

Hem de üst düzey yönetici olarak geliyorlar transfer edilerek.

Öyle ya; CHP’nin altı ilkesine tam da yakışırlar.

Bulunmazlar.

Profesyonel siyasetçi takımı bunlar.

Ne tuhaf…

 

Emine Ülker Tarhan’da gitti işte.

Ne dedi Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu?

“Sağlık olsun.”

Sanki üzerine de bir bardak su iç der gibi.

Aferin.

Çok çok çok aferin…

 

Oysa ne kadar çok umutlandırmıştı Kılıçdaroğlu CHP’yi.

Bir türlü iktidar alternatifi olamayan CHP’yi  hükümet yapacak ve kitlelerin  en büyük hayalini gerçekleştirecekti.

Çünkü…

Söyledikleri heyecan yaratmıştı.

Ön seçim demişti.

Gençlik demişti.

Radikal kararlardan söz etmişti.

Ama…

O da partiyi dinazorlara teslim edip, toplumun beklentilerine ışık olacak kararları alamayarak, kısa zaman içinde umutları umutsuzluğa mahkum etmişti.

Ah ah!..

Ah!..

 

Emine Ülker Tarhan aydın bir Türk kadını olarak öylesine dikkat çekti ki bu dönemde.

Sözleri.

Duruşu.

Cesareti.

Ve kalitesi ile sadece CHP’de değil, iktidara alternatif olacak bir siyasal hareketin başına çok yakışacağını herkes konuşmaya ve söylemeye başladığında, önce grup başkanvekilliği seçimlerinde milletvekili arkadaşları ayağına çelme taktı.

Tınmadı.

Sonra kamuoyunun beklentisi doğrultusunda tam genel başkan adaylığını açıklayacaktı ki, siyasi gaz alma konusunda yetenekli  Muharrem İnce şak diye çıkıverdi ve Tarhan’ın önünü kesti.

Hadi bakalım kolay gelsin.

 

Siyasette önü  sürekli kesilen Emine Ülker Tarhan’da, varolan duruşunu hiç değiştirmeyerek oynak siyasetin içinde yer almayacağını açıkladığında elbette büyük şaşkınlık yaşandı.

İstifa gerekçelerini alt alta koyduğunuzda, tahmin ediyorum ki  CHP’nin iktidar alternatif olup büyümesini isteyen hiç kimse bu tespitlere katılmamazlık yapamaz.

 

Tarhan’ın istifa metnini  “iktidar umudu da hedefi de bulunmayan” sözlerinin altını çizerek okuyalım:

"Ülkemizin içinde bulunduğu savaş tehlikesini de içeren koşullar nedeniyle çocuklarımızın geleceği açısından olağanüstü önem kazanan 2015 genel seçimleri öncesi partide demokrasinin işletilmesi, seçim yenilgileri ve özellikle de cumhurbaşkanlığını ilk turda iktidara teslim eden hatalardan dersler çıkartılıp, ciddiyetle yol haritası çizilmesi için yaptığım çağrıyı görmezden gelerek, kurultayı bir koltuk kapma yarışına çeviren; 

Kurucusunun büyük fedakarlıklarla inşa ettiği devletin yıkılıp, diktiği ağaçların sökülüp, yerine, adına “ak” denilen ucube sarayda somutlaşan otoriter bir devletin kurulması girişimini ve cumhuriyetin köşkünün, hanedan sarayına dönüştürülmesini sessizce izleyen; 

Türkiye’nin iç ve dış tehditlerle karşı karşıya olduğu, iş ve terör cinayetleri ile sarsıldığı bu çok kritik dönemde sorumsuz çağrılar, tutarsız tezkere söylemleri, belirsiz politikalar ile halkımızın duyarlılıklarından kopuk muhalefet anlayışında ısrar edeceği anlaşılan CHP yönetiminin olası vahim tercihlerini değiştiremeyeceğimi anladığımdan, iktidar umudu da hedefi de bulunmayan yanlış ve zayıf politikaların parçası olmamak için büyük umutlarla geldiğim CHP’ den istifa ediyorum.”

 

Yazık !

CHP’nin öğütme makinası topluma ışık olabilecek bir aydınımızı daha küstürüp gönderdi.

Gazanız mübarek olsun CHP’yi eline geçirip siyaset oyuncağı olarak kullanan dinazorlar.

Siz AKP’nin iktidar değirmenine partide demokratikleşme ve gençleşme girişimlerini engelleyerek su taşımaya devam edin.

Atatürk’ün büstleri yakılıp yıkılıp, tekmelenirken de sırça köşklerinizde viskilerinizi yudumlayarak bir elinizdeki ayna ve diğerindeki cımbızla süslenmeye devam edin.