CHP’li İzmir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu önümüzdeki yerel genel seçimlerde yeniden başkanlığa aday olmayacağını açıkladı.

Bu açıklamaya bir de ilave yaptı ve "Bu gruptan 2014 yerel seçimleri için aday olmayacak bir kişi biliyorum o da Aziz Kocaoğlu'dur. Adaylığım için milyonda bir ihtimal bile yok" dedi.

Bu vurgulama ile birlikte bir de öngörüde bulundu:

“AKP’nin İzmir’i alma tehlikesi var.”

 

**

 

Yerel genel seçimlerde AKP’ye karşı oylarını ve güçlerini birleştiren bir aydınlar çevresi var ülkemizin dört bir yanında.

Belde de, ilçe de, il de ve büyükşehirlerdeki bu duyarlılık ile muhalefete mensup partiler bir çok belediyeyi elinde tutup AKP’ye kaptırmıyorlar belediyeleri.

Bunun adı ortak akıl.

Bu aklın da sloganı belli:

 “AKP’ye karşı omuz omuza olalım ve oylarımızı kazanma şansı olan aday ve partide biraraya getirelim.”

Öyle yapıyorlar.

Ve kazanımlar böyle elde ediliyor.

 

**

 

İzmir’de de böyle oldu.

CHP büyük zaferle çıktı İzmir’de.

AKP karşı çevreler oylarını CHP adayı Aziz Kocaoğlu’nda birleştirdiler.

Mutlandılar seçim sonucunda.

Ortak aklın bir yerde buluşmasının hazzını yaşadılar.

Ama bugün “AKP’nin İzmir’i alma tehlikesi var” deniliyor.

Onca oy farkı eridi gitti mi?

AKP mi başarılı oldu da oylar CHP’den uzaklaşıyor.

Yoksa CHP’nin yerel yönetimi ile parti örgütleri mi yarattı bu sonucu?

Bu iyi tahlil edilmeli.

Veriler biraraya getirerek çöküşün sebebi bugünden bulunulup önlem alınmalı.

Akıl bunu emrediyor.

Ve belediye başkanları ile belediye meclis üyelerinin katıldığı ortak toplantıdan bir ipucu yansıyor dışarıya:

 “Birbirimize sevgi göstermeliyiz. Sevgisizlik var.”

Ne kadar yalın ve somut bu ifade.

Evet sevgisizliktir bunun sebebi.

Sevgiye farklı anlamlar yükleyerek, seçim öncesinin ahengini bozan söz ve davranışlar içinde olanlar koltuklarını AKP’ye kaptırma telaşını yaşıyor işte.

İzmir’den gelen ses bunu dile getiriyor.

Hem de CHP’nin “yıkılmaz” denilen kalesinden.

 

**

 

Konuyu İzmir’den Zonguldak’a getirerek “Koltuğu AKP’ye kaptırma tehlikesi var mı?” diye kendine soranlar ise çok endişeli.

CHP’de sürekli kavga var.

Birbirini yeme ve yok etme kin ve hırsı sınır tanımıyor.

Bu saçma duygu durmak bilmeden sürekli sokağa taşıyor.

Kamuoyuna yansıyor.

Ve herkes bu anlamsız kavganın CHP’ye verdiği zararı konuşurken “Bu olaylar AKP’nin ekmeğine yağ sürüyor. CHP’liler nasıl böyle söz ve davranışlar içinde bulunarak partilerine yapabilecekleri en büyük kötülüğü yaparlar ki?” sorusu da gündemden hiç düşmüyor.

Sevginin dövülmesi sonucunda yeşeren kin, nefret ve intikam duyguları dalga dalga yayılıyor.

Toplumun sorunları ve bu sorunların çözümleri gibi konular ise gündemde hiç yok.

Yerine kavgaların uzantısı olaylar var.

Seviyesi yerlerde sürünen üslup ve tarzlar alkış alıyor dar kafalılardan.

Aynen İzmir’deki gibi.

Aynı ifade:

Sevgisizlik.

 

**

 

Sayılı günler de ne de çabuk geçiyor.

Şunun şurasında ne kaldı ki 2014 Mart’ına?

Zaman daraldıkça endişe artıyor.

Sokaklar malum kavgaları dinlemek ve izlemekten bıktı usandı.

Emeğin başkentine bir kez daha karabulutlar çöküp de AKP’mi gelecek?

“Eyvah!” diyenler çaresiz.

Dahası umutsuz da!

 

**

 

AKP’ye karşı seçim kazanma şansı olan muhalefet paırtisi ve adayında oylarını biraraya getirerek ortak akıl yolunu seçenler seçenek arıyorken, aynı arayışın CHP’yi de sarıp sarmalaması tehlikenin büyüklüğünü net biçimde ortaya koysa da, bireysel sürtüşmeler durulmuyor.

İzmir’den gelen “tehlike” sesine bile kulak vermeyenler 2014 martında acı gerçekle yüz yüze geldiklerinde iş işten çoktan  geçmiş olacak.

Bugünden o günleri görmemeye direnmek bir şey değiştirmez.

Gerçek gerçektir çünkü.

Emeğin başkenti de CHP için  İzmir gibi tehlike altındadır.

Tek gerçek de budur…