Alacaağzı’ndaki çevre katliamını okudunuz mu bizim gazetede?

Okumadınız ise http://www.ereglionder.com.tr/guncel/cevre-mi-dediniz-h84437.html tıklayın ve mutlaka okuyun.

Sonra da, kime ne diyeceksiniz deyin.

Özgürsünüz!

Alacaağzı bizim  çocukluğumuzda (66 olduğuma göre varın siz tahmin edin yılları) denize girdiğimiz bir alandı.

Kandilli’den EKİ’nin kamyondan bozma otobüsleriyle Alacaağzı’na ücretsiz servislerle gider gelirdik yaz boyunca.

Sahildeki o binanın üst katında yeme içme yeri bile vardı.

Orada da EKİ’nin ekonomalarının bütçesiyle köfte, gazoz  bile satılırdı.

Tek der, sağanak yağışlar sonrasında tepeden kopup gelen sel suları yolu haşat eder ve geçit vermez duruma düşürdüğündü, EKİ’nin grayderi ile dökülen şistin yayılıp ulaşıma açık hale getirilince, git gel Kandilli-Alacaağzı.

Pırıl pırıl deniz.

Tertemiz bir hava.

Ve mutluluğun demine çakmış Kandillililer.

Tabi ki Kandilli’de denize girilecek yerlerimiz vardı.

Varagel altı olarak bilinen Aşağı Kandilli’deki sahil ile birlikte Çamlı ve Buruncuk diğer seçeneklerimiz arasındaydı.

Ama Alacaağzı farklı bir alan.

Otobüslerle şen şakrak yol alarak gittiğin bölgede akşam servisine kadar geçen sürede deniz, kum, güneş keyfi.

O köprülerin altından çok sular geçti şimdi.

Şimdi güzellik yok.

Güzelliklere hayır var.

Alacaağzı’nın canına yıllardır okuyorlar.

Kepçeyle, çamurla !

Ağaçlar kesilip yığılıp gönderilirken, geriye kellik kalıyor.

Kel Alacaağzı.

İnanın bu bölgede yaşanan çevre katliamıyla ilgili o kadar çok haber yapıp yayımladık ki.

Videolarla denizin çamur deryasına dönüştüğünü de ortaya koyduk ama.

Tın!

İlgili kurumlar ne yapar bilmiyoruz.

Bilgi de vermezler.

Çevrenin canına okunmasına sanki seyirci kalma gibi bir görevi olanlar mı var ?

Bu suskunluk niye!

Ve bu katliama daha ne zamana kadar izin verilecek!

Bilmiyoruz.

Ama gördüğümüz o ki, Alacaağzı her geçen gün yok ediliyor.

Dağları tepeleri bile yok oluyor.