Zonguldak’taki meslektaşım Akgünlerden Cevdet bir yaz tatilinde annesinin memleketi Trabzon’a gider.

Bizim Cevdet, Zonguldak’ta “Trabzonluyum ben” diye kendine ayrı bir etiket yapıştırır durur ya.

Aradım Trabzon’da iken kendisini köydeki telefonundan.

-Naber Cevdet?

-Ne haberi ya geberiyorum burada.

-Niye geberiyorsun ki. Memleketindesin ve annenin de dizi dibinde iken insan geberir mi?

Cevdet kimi zaman ayardan çıkar. Benim sözlerimden dolayı öyle bir ayardan çıktı ki, Karadeniz’in hırçınlığı patlıyor telefonun ahizesinde.

Cevdet mutlu değil Trabzon’da. Çünkü, Zonguldak’ta doğdu ve Trabzon’da çok yakın akraba veya tanıdıklarının dışında dünyası yok.

Açıkçası orada boğuluyor.

Trabzonlu ama Zonguldak’ta doğup büyümüş. Tüm bilinci Zonguldak harmanında oluşup zenginleşmiş.

Yapamıyor Trabzon’da.

B u nedenle o birkaç günlük özlem gidermenin ötesinde kaçıp gelmek istiyor Zonguldak’a.

Öyle de yaptı ya zaten, Trabzon’da işi gücü bitince vın Emeğin Başkentine.

Bu olay Trabzon örneği ile bağlantılı değil tabi ki.

Örneğin, bu yörenin köylerinde doğup da kent merkezlerinde büyüyenler de kopuyor köyünden.

Kültürel bağları değişime uğruyor.

Dar alanda kısa paslaşma gibi bayram ve seyranların dışında köyleri ile bağları eski sıkılıklarını kaybediyor.

Aynen Cevdet’in yaşadığı gibi.

Doğduğun değil, doyduğun yer gerçeği aslında bu.

Yaşam insanların alıp sürüklüyor bir yerlere.

Zonguldak işte böyle kucaklamış toprağımın tüm insanlarını.

Hep göç almış.

Göç verdikleri ise madenciliğin ustaları olarak Almanya’daki ocaklara gitmiş çalışmaya.

Emek yoğun bu kent Cevdet gibi dostlarla bir ve biz olmayı sağlayabilmiş.

Hamur sevgi ve paylaşım ile yoğrulunca gönül bağları kuruluyor.

Şimdi Trabzon kökenli ve Zonguldak’ta büyümüş dostlarımıza bundan böyle “Zonzon” diyerek sesleneceğim.

Zonzon ne mi demek?

Şu:

İki ilimizden birinin ilk 3, diğerinin son 3 harfi.

Zonguldak’ın “Zon”u, Trabzon’un “Zon”u.

İki “Zon” yan yana gelince ne olur?

Zonguldak Trabzon.

Kısacası: Zonzon.

Gazetemizin muhasebecisi de Trabzonsporlu.

Dedim ki; “Trabzonsor’u Zonguldak kurdu.”

“Ne alakâ” dedi.

Devam ettim “Trabzonspor ne zaman kuruldu?” diye.

“1967” diye yanıtladı.

“Eh işte bu. Zonguldak’ın plakası 67 değil mi? Trabzonspor’u da Zonguldak’tan giden Trabzonlular kurdu ve bilerek 1967’e getirdi.”

Güldü, gülüştük.

Trabzonspor’un renkleri de Zonguldakspor’un açığı.

Güneşte solmuşu yani.

Kırmızının açığı borda, lacivertin ki de mavi.

Herşey bu kadar örtüşür mü demeyin sakın.

Zon-Zon bunun adı.

Et ile tırnak.

Muhabbet güzel.

Dostluk güzel.

Hele ki dostluğun bir ötesi “dost” olup kalabilmek çok daha güzel.