Ülkeyi on yıldır tek başına ve mutlak çoğunlukla yöneten Demokrat Parti (DP) iktidarı muhalefete karşı acımasızdı. Başbakan Adnan Menderes hızla tek parti iktidarına yöneliyordu. 7 Nisan 1960 günü toplanan TBMM DP Grubu “Muhalefet ve basının yıkıcı faaliyetlerini inceleme amacıyla bir Tahkikat Komisyonu kurulmasına” karar vermişti. Kurulan komisyonun tamamı DP’li Milletvekillerinden oluşuyordu. İlk uygulama TBMM tutanaklarına yayın yasağı koymak oldu. 18 Nisan 1960 günü CHP hakkında “Yıkıcı, gayrimeşru ve kanun dışı” faaliyetlerde bulunduğu gerekçesiyle Meclis Araştırması önergesi gündeme geldi. Artık niyet belli olmuştu. CHP kapatılacak ve tek parti rejimine geri dönülecekti. İsmet İnönü görüşmelerde tarihe geçecek ve daha sonra metni elden ele dolaşacak ünlü konuşmasını yapmıştı:
“Biz ihtilâl yapmış bir nesiliz. Meşrutiyet ihtilâlinden demokratik rejime geçinceye kadar çok gayret sarfettik ve çok zahmet çektik. Çok güç bir devir bu, ama sabırla muvaffak olduk. Bunun milletimizin tarihine daima örnek olabilecek misal olarak, cesaret verici bir misal olarak geçmesini istedik.
Şimdi biz tekrar ihtilâl usulünü takip edecek ve ihtilâl yolu ile iktidara geleceğiz de ne olacak? En büyük derece ile azami derecede muvaffak olsak 1938’de, 1940’ta ve 1945’te vardığımız vaziyete varacağız. Biz vaziyetten memnun değildik ki, bu vaziyeti, bu ihtilâl rejimini biz demokratik bir rejim haline dönüştürmek için çok çile çektik. Bizim böyle bir harekete tevessül etmemizde bir mana yoktur…
Şimdi ihtilâl, iktidarı bir defa eline geçirmiş olanlar tarafından yapılıyor… Seçimle iktidara geliyor, devletin vasıtalarına el koyuyor, seçimle gitmek ihtimali ufukta göründü mü, ben buradan gitmem telaşına düşüyor. Ne oldu, telaşımız ne? Eğer bir idare insan haklarını tanımaz, baskı rejimi kurarsa, o memlekette ayaklanma olur… Şimdi mevzuubahis olan mesele bu… Beni dinleyin, biz böyle bir ihtilâl içinde bulunamayız. Böyle bir ihtilâl dışımızda bizimle münasebeti olmayanlar tarafından yapılacaktır. Bu yolda devam ederseniz sizi ben de kurtaramam.”
Dört DP’li milletvekili komisyon yetkilerini belirleyen ve artıran yasa önerisi hazırladılar. Buna göre komisyon askeri ve sivil savcıların tüm yetkilerine sahip olacaktı. Gazete toplatabilecek, basımevleriyle birlikte kapatabilecekti. Her türlü evrak, belge ve eşyaya el koyabilecekti. Komisyon kararına karşı gelenler bir yıldan üç yıla kadar hapisle cezalandırılacaktı. Tahkikatla ilgili olayları açıklayanlar altı aydan bir yıla kadar hapsedilebilecekti. Komisyon kararlarına itiraz mümkün değildi. Önerinin yasalaşması bardağı taşıran son damla olmuştu.
Öğrenciler 28 Nisan günü İstanbul Üniversitesi bahçesinde toplandılar. Polis kalabalığı dağıtmak için copla birlikte tabanca kullanıyordu. Öğrencileri kurtarmak isteyen Rektör Ord. Prof. Dr. Sıddık Sami Onar alnından yaralanmış ve yerlerde sürüklenmişti. Bu durum infiale yol açmış hele Orman Fakültesi öğrencisi Turan Emeksiz polis kurşunuyla öldürülünce isyana dönüşmüştü. Topluluk Beyazıt Meydanını doldurmuş ve Vilayete yürümüş, barikatı aşamayınca Eminönü’ne yönelmişti. Vali ve Emniyet Müdürü Galata Köprüsünü kapatmak zorunda kalmışlardı.
Olayları önleyemeyen hükümet, saat 15.00 itibariyle İstanbul ve Ankara’da sıkıyönetim ilân etmişti. İstanbul’da Orgeneral Fahri Özdilek Ankara’da Korgeneral Namık Argüç sıkıyönetim komutanlıklarına getirilmişti. Ülkeye kaos egemen olmuştu...