Şiddet sarmalıyla büyüyen çocuklar!
İzmir Balçova’da polis merkezine saldırı düzenleyerek iki polisi şehit eden, 3 kişiyi yaralayan ve DEAŞ ideolojisini benimsediği belirtilen 16 yaşındaki saldırgan, silah kullanmayı babasından öğrendiğini ve birlikte atış talimi yaptıklarını anlattı. (Akşam gazetesi)
Evet etrafınıza şöyle bir bakın, haberlere…
Ülke şiddet sarmalında değil mi?
Hem de uzun süredir…
Hemen her gün güne; kaos ortamında, şiddet ortamında başlamıyor muyuz?
Başlamıyoruz, diyorsanız. Telefon, internet ve televizyonsuz bir dağın başında yaşıyorsunuz, diyeceğim, ama…
Ona da, yani güzelim dağlarımıza da zaten, dağları, zeytinlikleri madencilere açan yasalarla aç gözlü maden şirketleri saldırıyor. Hatta Muğla Akbelen’de açgözlü, ülkeyi talan eden madenciler jandarma korumasında önceki gün ağaç sökümü yapmış bulunuyorlar…
E orman yangınlarında yanmamışlarsa sökmek, doğayı katletmek lazım tabii…
Yani iletişim araçlarınız olmasa bile kapınızı her yerde çalıyorlar… Her tarafınız kuşatılmış olumsuzluklarla…
Büyükler bile hiç bitmeyen bu kaotik ortamdan, hayat pahalılığından, ekonomideki olumsuzluklardan, yoksulluktan, siyasetteki “karşı fikre yaşam hakkı tanımayan” baskıcı, şiddet dolu ortamdan bunalmışken çocukların ve gençlerin mutlu olduğunu, mutluluk ve huzur içinde büyüdüklerini söyleyebilir miyiz?
Maalesef söylemek mümkün değil… Hele bir de, ailece cahilliğe doğru itilmişler ise… Sevgisiz, yoz bir ailede, şiddet görerek büyümüşler ise…
Gençlerimiz, son yıllarda özellikle uyuşturucu batağında, çetelerin kıskacında…
Onları kurtarmak için çok şey yapıyoruz mu, diyorsunuz…
O zaman bu uyuşturucular nasıl bu kadar kolaylıkla giriyor bu memlekete? Nasıl sokaklarda, mahallelerde bu kadar kolaylıkla satılıyor?
Ah haberiniz mi yok…
Yoktur elbette…
Ya sosyal medyada ellerinde silahlarla poz verip, şakır şakır fotoğraflar çektiren bu çocukları görmüyor musunuz… Görüyorsunuz… Çeteler artık 13-15 yaşındaki çocukların ellerine silahları verip kullanıyorlar ki; bu gençler motosikletlerle hemen her gün evlere, işyerlerine silahlı saldırı gerçekleştiriyor, insanları yaralıyor, öldürüyorlar…
Bugün 100 binin üzerinde cezaevlerinde uyuşturucu suçundan yatan tutuklu bulunuyor… Ki bu bataklığın içinde sadece çocuklar mı var, onlara para kazanma hırsıyla uyuşturucu tacirlerinin rahatça ülkede cirit atması amacıyla kapıyı aralayan resmi görevliler de bulunuyor ve hatta zaman zaman emniyet birimlerinin onları yakaladığına şahit oluyoruz. Sadece üniformalılar mı? Hatta avukatlar bile bu işin içinde… Daha birkaç gün önce Kırşehir’de avukat Meltem Yılmaz, Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda yaralama ve yağma suçundan tutuklu bulunan müvekkili A.K.’ye görüşme sırasında iç çamaşırının askısına gizlediği peçeteye sarılı hapları vermeye çalışırken güvenlik kameralarıyla tespit edilerek suçüstü yakalandı. Şimdi tutuklu bu avukat…
Uyuşturucu bağlantılı suçlarda adeta patlama yaşanıyor ülkede görüyorsunuz…
Dünya Uyuşturucu ile Mücadele Federasyonu Genel Başkanı Halit Toprak, 85,7 milyonluk nüfusa sahip Türkiye’de 15 milyona yakın uyuşturucu madde kullanan olduğunu ileri sürüyor… Bunu elbette ki; Emniyet yetkilileri daha iyi biliyordur…
Bu durum Türkiye’nin son yıllarda uyuşturucu konusunda ne kadar korkunç hale geldiğinin göstergesidir ve kararlılıkla çok ciddi mücadelenin zamanı gelmiş, geçiyor demektir… Ki, devlet başka konularla uğraşacağını topyekûn bu konuyla uğraşmalıdır bu ülkenin bekası için…
Gelinen bu korkunç ortamda; çocuklarımız evde, sokakta, gözlerini hiç ayırmadıkları telefonlarında, adeta duyularını kapatıp odaklandıkları bilgisayarlarında, çeteleri meşru hale getiren dizilerle şiddet sarmalı içerisindeler, tehlikelerle başbaşalar… Eğitim derseniz hak getire… Öyle bir düzen kuruldu ki, adeta çocuklar okumasın teşvik ediliyor… Bilinçli anne-babalar elbette ki varlarını yoklarını çocuklarının iyi yetişmesine harcıyor. Ama ya diğerleri… Bilinçsiz aileler, ailenin ilgisizliği, ihmali, eğitimsizlik, uyuşturucunun yaygınlaşması, sosyal medya, çetelerin çocuklara el atmasının önüne geçmek için doğru dürüst bir çalışma yapılmaması derken çocuklarımız maalesef suça sürükleniyor… Üstüne üstlük bireysel silahlara sizlerde biliyorsunuz ki çok kolay ulaşılıyor ve ulaşılmasını önlemek için hiçbir yasal düzenleme dikkat çekmiyor… Tüm operasyonlara rağmen çeteler bitiyor mu? Onun da bir türlü sonu gelmiyor… Hatta kırmızı bültenle arananlar, yakalanıp Türkiye’ye getiriliyor da, ne kadar cezaevinde kalıyorlar bilmiyoruz böyle bir adalet düzeninde…
Sonuç olarak da; çocuk suçlulardaki artış son yıllarda ürkütücü boyutlara gelmiş durumda…
Hemen her gün 13-15-16 yaşında bir çocuğun suç işlediğine, annesini, babasını, yakınlarını öldürdüğüne tanık oluyoruz… Eh İzmir’de Atatürk düşmanı, çocuğunun eline daha 5-6 yaşlarında silah verip, atış talimi yaptıran, onu ava götürüp, ölü kuşlarla poz verdiren şerefsiz -daha kibar kelime buluyorsanız siz öyle hitap edin- babanın çocuğu ki, 16 yaşındaydı, tüfeği, el bombalarını sırtlayıp karakol bastı ve gencecik iki polisimizi öldürdü… Ne dersiniz çocuğunu böyle yetiştiren baba da en az onun kadar suçlu değil mi?
Umut Vakfı Yönetim Kurulu üyesi, Uzman Psikiyatrist Ayhan Akçan “kötü aile koşullarının çocukları suça ittiğini” vurgulayarak “Anne babanın sevgisi olmazsa çocuklar duygusal ve bedensel sıkıntı yaşar” diyor…
Bu ülkenin iyi eğitime, çocuklarının eline daha çocuk yaşta silah vermek yerine, onları sarıp sarmalayan iyi ve sevgi dolu ailelere, yurttaşına ayrım yapmaksızın sarılan, dertlerine derman olan, işçisini, köylüsünü, emeklisini, kısaca yediden 70 tüm vatandaşlarına sahip çıkan, doğasını, kedisinden-köpeğine her bir canlısını koruyan, çetelere, uyuşturucu mafyalarına, hırlısına, hırsızına topyekûn savaş açan devlet yöneticilerine ihtiyaç var…
Çocuklarımız geleceğimizdir. Onların şiddet, uyuşturucu sarmalında yok olup gitmesine izin vermeyelim…
İyi haftalar
Umut Vakfı – 16.09.2025