ÇORUM (AA) - KEMAL CEYLAN-BETÜL BALABAZ - Hitit medeniyetinin başkenti Hattuşa'daki arkeolojik kazılarda bulunan 2 bin 800 yıllık orak ile Osmanlı dönemine, 20. yüzyıla ait orak, Boğazköy Müzesi'nde açılan 'Hapalki: Demir' sergisinde yan yana sergileniyor.
Farklı çağlara ait iki orağın formlarının benzerliği dikkati çekiyor.
Kültür ve Turizm Bakanlığının izniyle Alman Arkeoloji Enstitüsünce Hattuşa Ören Yeri'nde yürütülen kazı çalışmalarında, Demir Çağı'na ait bir mahallede demir orak bulundu.
Antik kentin Nişantepe mevkisinde açığa çıkarılan tarihi eser, Boğazköy Müzesi'nde açılan ve Anadolu'da demirin yaklaşık 3 bin 500 yıllık serüvenini konu alan 'Hapalki:Demir' sergisinde ziyaretçilerin ilgisine sunuldu.
Aynı bölgede bulunan, Osmanlı dönemine ait 20. yüzyıldan kalma olduğu değerlendirilen orakla birlikte sergilenen eser, orağın yaklaşık 3 bin yılda formunu koruduğunu gösteriyor.
Kazı Başkanı Prof. Dr. Andreas Schachner, AA muhabirine, sergide, bir tarım aleti olan orağın yapısal anlamda değişmediğine dikkati çekmek amacıyla sergide 2 orağın da teşhir edildiğini söyledi.
Orakların ilgi gördüğünü belirten Schachner, 'Buradaki iki orak tipolojik olarak, yani form itibarıyla birbirine çok yakın. İkisi de demirden yapılmış. Birisi 20. yüzyılın başına tarihleniyor. Diğerinin ise Demir Çağı'na ait olduğunu biliyoruz.' dedi.
Eski orağın, arkeolojik kazıda Demir Çağ tabakasında bulunduğunu anlatan Schachner, 'Bu durum gösteriyor ki, bu tarz aletlerin kullanımı değişmediğinde form da değişmiyor, yüzyıllarca aynı formda kalabiliyor. Kültürler ve dinler değişiyor ama bu tarz objeler formlarını koruyabiliyor. Hatta daha erkene de gidebiliriz. Hitit tabakalarında demir orağın aynısını bronzdan yapılmış halde bulduğumuz oldu. Yani milattan önce 2 binden itibaren hemen hemen çağımıza kadar bu tarz objeler çok değişmiyor form itibarıyla. Çünkü kullanımı aynı.' diye konuştu.
Orağın, kullanım amacına uygun olarak tasarlandığının anlaşıldığına dikkati çeken Schachner, şunları kaydetti:
'Orağın tasarım olarak bu işe uygun olduğu anlaşılıyor. Bu durumda insan tasarımı değiştirmiyor. İşleyen, iş gören bir formu niye değiştirsin? diye düşünüyoruz. Bunu birçok eserde, objede görüyoruz. Bu eserimiz milattan önce 8. yüzyıla ait. Hattuşa'daki Nişantepe bölgesinde bulundu. Orada bir Demir Çağı yerleşiminin bir mahallesi açığa çıkarılmıştır ve orada çok zengin bu tarz tarım aletleri de bulundu.'