EĞİTİM SEN Şube Başkanı Orhan Yılmaz maaş farklarını sordu. Yılmaz; “yıllardır söyleriz; Yönetici atama yönetmeliklerinde ne kadar değişiklik yaparsanız yapın eğer amacınız sizin önünüzde yerlere kadar eğilecek ve ne kadar hukuksuz işiniz varsa gerçekleştirebilecek hep doğru adamlarla çalıştınız,çalışıyorsunuz….Çünkü gelenin gidenden,gelecek olanın da durandan bir farkı yok ve olmadı…” dedi.
Yılmaz açıklamasında bir çok kurumun liyakatsiz ve yeteneksiz kişilerin elinde adeta bir çiftlik gibi yönetildiğini iddia ederek, görüşlerini şöyle ifade etti:
“Çiftlikte çalışan kahya ve kapıcının çiftliği yönetme hevesleri nedeniyle hiçbir iş üretilmemekte kişisel kavgaların adı hizmet aşkı olarak nitelendirilmektedir.
Üzerine atılı suçtan dolayı cezaevinde yatırılan , masum olduğu anlaşıldığında beraat eden ve okulunda yaklaşık 3 ay çalıştıktan sonra “ bir veli istemedi “ gerekçesi ile Kilimli’nin uzak bir okuluna gönderilen öğretmenden ne istediniz?
Arkadaşımızın çalıştığı aynı okulda derse giren bir başka öğretmenin kendisi ile ilgisiz ve rehberlik servisinden habersiz yaptığı anket (!) ile apar topar öğrencilerin ifadelerinin aldırılarak öğretmenin cezaevine gönderilmesi başlangıçta size başarı gibi gelmiştir. Çoğu zaman deve kuşu misali başlarını kuma gömerek gerçek skandallar patlak verdiğinde herkes gibi öğrenenler söz konusu olan “sevmedikleri” biri olduğunda bambaşka biri olabilmişlerdir. Okulun yalnızca müdürünü görevden almak yetmez ki ! Öğretmenimize kurulan kumpasın ortaya çıkması için tevsik-i tahkikat (soruşturmanın genişletilmesi) istesek acaba ne derler ? Acaba bu soruşturma kimin kapısına gider? Belki de öğretmenimize yapılan hukuksuz işlemin kaynağındaki kapının sahibi ortaya çıkar.Zira hukukta bunu ister ama nerde sizde o hukuk anlayışı? Eğer böyle bir hukuk anlayışınız olsaydı , düşük puan verilerek görevlerinden alınan okul müdürleri için mahkemelerin 4 kez vermiş olduğu kararda olduğu gibi “ elinizde somut belge olmadan” olumsuz puan veremezdiniz.
Eğer hukuk anlayışlarınız “adam kayırma” üzerine olmasaydı yatılı öğrencilerin harçlıklarını zimmetine geçiren müdür yardımcısı gibi görevini yapamayan okul müdürünü de görevinden aldırır , gittiği yerde bir daha yöneticilik yapmasına engel olurdunuz.. Soruşturmaların ve uygulamaların, çalışanların sendikasına göre değiştiği bir ülkede verecek o kadar çok örnek var ki , saymakla bitmez , insana bu kadar da olmaz dedirtir.
Geçtiğimiz aylarda kısa dönem milli eğitim müdürü göreve başladığında, “geciktirilerek” her ayın sekizinde aldığımız ek ders ücretlerimizi daha erken ödenmesini talep etmiştik.Bu talebimize olumlu yanıt almamıza rağmen , tam bir Aziz Nesin örneği bu kez ek ders ücretlerimizi ayın dokuzunda alabilmiştik.Şimdi ise kime sorduysak aldığını belirttiği 1-14 Temmuz zam farklarını alabilmiş değiliz.Sanıyoruz yöneticilerimiz maaş farklarının elimize geçtiğinde harcanmaması için ödeme yaptırmıyorlar. Kendilerine bu konuda teşekkür ederiz.Onlar sayesinde tarafımıza ödenmemiş olsa da bir miktar paramız var.Elbette koltuk kavgasına düşen tuzu kurular, çalışanların bankaya faiz ödeyerek ek hesap kullandığını bilemezler.
Yapılacak iş ne olursa olsun , bu işi yapabilir mi, sorusu onlar için geçerli değildir.Çünkü onlara göre yöneticilik “tabi efendim,olur efendim” dir .Öyle olmasaydı beraat eden öğretmeni , okuldan ayrılması hakkında talepte bulunduğunu iddia ettikleri veliye karşı savunurlardı.Anlaşılan yeni Milli Eğitim Bakanı 147 ihbar hattını kaldırırken Zonguldak’ta bu hat birileri için çalışmaya devam ediyor.
Geçtiğimiz günlerde bir sendikacı tarafından “yöneticilerin yerli ve milli olması” talep edilmişti. Yaşadıklarımızdan sonra , hala daha bu talebi geçerli midir ,bilinmez ama biz EĞİTİM SEN olarak bunlar olmasın da kimi getirirseniz getirin diyoruz.
Görev yerleri değişen ve değişmeyen tüm okul müdürlerine başarılar dilerken maaş farkları konusunda sayın valimizin ilgisini bekliyoruz.”