Benim de hayallerim vardı. Hala var?
Şöyle bir ev şöyle bir iş şöyle?
Kavgasız bir ülke?
İnsanına sahip çıkan yöneticiler
Onurlu bir yaşam?
Her insan gibi ben de mutluluğu erteledim hep.
Liseye başladım,
Üniversite sınavı bir geçsin dedim.
Sınav günü geldi çattı her şey mükemmel sınav başarılı geçti, hele bir üniversiteye başlayayım dedim.
Hayat yeni başlıyor diye düşündüm.
Ama olmadı nedense? Hele bir üniversite bitsin bir işe gireyim dedim.
Hayat şimdi başlıyor işte dedim. İşe başladım.
Bir şeyler sanki yine eksik gibi.
Kariyer yapayım dedim o da oldu.
Ama hala bir şeyler tam değildi sanki hala ertelenen bir mutluluk var gibiydi.
.
.
.
.
.
.
Bu böyle sürer gider değil mi?!
Otuz yaşımı geçince gördüm ki mutluluk öyle ertelenecek bir duygu değil. Her an hayatın ta kendisi ve hayatın içinde mutlulukta var hüzünde?
O küçücük anlık mutluluklar zaten gerçek mutluklularmış ve en büyük serveti mutluluğun sağlıklı olmakmış.
Mutluluk için hedef koymak ne kadar da yanlışmış.
Bunu hepimiz yapıyoruz.
Hele ki bu zaman da mutlu olmayı aklımızdan geçirmek bir kenarda dursun eve ekmeği nasıl götüreceğiz başka bir şey düşünemez olduk.
İnsanca yaşamak bu olmamalıydı.
Her gelen gün her geçen günü aratır oldu. Ve kötüye giden halimize her gün şükreder olduk evet Allah?a şükürler olsun ki en azından sağlıklıyız.
Ama biz mutluluğu hep magazin dünyasındaki renkli görüntülere sahip olmakta aradık bizi medya ile öyle vurdular ki.
Silahsız ölümsüz bir tane dizi yok. Ve birçok şey daha.
Medya ile dünya yönetiliyor artık.
Bize medya aracılığı ile mutluluğu öğretebilirlerdi. Ama halimizden şikâyet etmeyi öğrettiler. Silahlanmayı gösterdiler. Bizi uyuşturdular. Her kötü olayı kanıtsar olduk.
Bize mutlu olmayı öğretmediler ki. Biz hep tırnaklarıyla kazıyanlar olduk.
Ve bizi şimdilerde ötekileştirdiler.
Bizler ötekileriz artık.
Ama mutluluk insanın içinde?
Ve Şükür ki hala gururla ?Ne Mutlu Türk?üm Diyene? diyoruz.
Unutmamalıyız ki biz Türkler ancak kendi topraklarımızda mutlu olabiliriz.
Sevgiyle kalın?