Hep deriz ya “Ben olsam!” diye.
Evet kimi durumları olayların içlerindekiler okuyamıyor.
Çünkü…
Göremiyor.
Sebep ise geçici körlük!
Körlüğün de sebebi güç zehirlenmesi.
Bu gerçek, her alanda var.
O zehir, karakteristik özellikleri bile değiştiriyor.
Çok kibar ve çok özel insanların bile süreç uzadıkça, söz ve davranışlarının değiştiğini görerek yaşıyoruz.
Alın size örnek.
Fenerbahçe Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım.
15 Şubat 1998 yılında rakibi Vefa Küçük’ü 1 oy farkla geçip o şanlı koltuğa oturan Aziz Yıldırım, göreve geleli tam tamına 19 sene 11 ay olmuş.
O yıl doğan çocuklar şimdi vatan görevi için çağrı bekliyor.
Hepsi de Mehmetçik olacak.
Aziz Bey, görev süresi içinde büyük mü büyük öyle işler yaptı ki, “Helal olsun” dememek mümkün mü?
Candan, yürekten, samimi milyonlarca alkışı/alkışları bileğinin hakkıyla hak etti.
Hele bir şike kumpası dönemi var ki!
Hangi kulüp başkanı böyle bir operasyona direnebilir, hatta bulunduğu yurt dışından korkmadan yurda dönebilir?
Yoktur yok!
O günü hatırlayanlar bilir.
Türkiye’nin kalbi Fenerbahçe attı.
Ki, Aziz Ylıdırım’ın o günkü duruşu, hangi takımın taraftarı olur ise olsun “Mustafa Kemal’in Askerleriyiz” diyen herkesin kalbinde de sevgi çiçekleri açtırdı.
Yıllar yılları işte böyle dolu dolu kovalayıp dururken, geldik yine yeni bir kongre sürecine.
Aziz Yıldırım’ın yeniden aday olacağı yönündeki haberler var medyada.
Okurken şaşırıyorum.
“Hayır, hayır Aziz Yıldırım bu olamaz!” diyorum.
Bırakmasını bilmek gerekir.
“Bu koltuk benim babamın malı değil, tüm Fenerbahçelilerindir” düsturunu ortaya koyacak bir davranış beklerken, “goltuğumu bırakmam” diyebilmek, yukarıda saydığım hastalığın ta kendisidir.
Oysa…

BEN AZİZ YILDIRIM’IN YERİNDE OLSAM:
Kongreyi Saraçoğlu stadında toplarım.
Sonra?
Türkiye’deki tüm sanatçıları da bu kongreye davet ederim.
Şarkıcılar şarkı söylesin.
Söyleyemeyenler Fenerbahçe halayı çeksin.
Tribünler tüm seyircilere açık olup, 50 bin taraftar Fenerbahçe marşları söyleyin.
Türkiye’nin kalbi bir kez daha Fenerbahçe olarak atsın.
Dünyadaki tüm spor kulüpleri “Fenerbahçe yine neler yapıyor?” diye, Türkiye’ye gazetecilerini göndersin.
Stadın ekranında Aziz Yıldırım’ın hizmetler geçerken, özellikle şike iddiasıyla tutuklandığı ve tahliye olduğu günlerin görüntüleri geçsin.
Duygularını özgür bıraksın Fenerbahçeliler.
Sarılsınlar birbirlerine.
Tarih yazan başkanlarının asil davranışlarıyla gururlansınlar.
Ve kongre delegelerinin seçeceği başkana karışmasın Aziz Yıldırım.
O çizginin üstünün üstünde olsun.
Kürsüye de çıkıp “Bırakmasını bilmek gerekir” desin.
Yıkılsın o stad bu demokrat davranışlar.
Örnek olsun ne kadar koltuk meraklısı olan var ise.

Şimdi bir soru:
Böyle bir davranış popüler yapar mı Aziz Yıldırım’ı?
Tüm kulüplerin gönüldaşları üzerindeki olumsuz itibarını da silip atar mı?
Fenerbahçe düşmanlığı denen bir kavram dip yapmaz mı?
Fenerbahçelilik duruşu prim almaz mı?
Ve o ONURSAL BAŞKANLIK denen kavram tam isabet olarak değerlendirilmez mi?

Aziz Yıldırım böylesine onurlu bir davranışı yapamayacak biri mi?
Yapar!
O çok farklı.
Farkını da hep ortaya koydu.
Tek sıkıntı, o zehir.
O zehri o da içti ise yazık.
Her şeyden çok öte, öncelikle kendisine ve sonra da Fenerbahçe’ye. Fenerbahçe artık statta kongre yapmalı ve başkanının vedasında da milyonlarca havai fişek atarak uğurlamalı.