Tarihi silmek ne kadar kolay ve basit.

Basitlik işte.

Sil gitsin.

Yık gitsin.

Yok et gitsin.

Gitsin de!

Şimdi hani o çok gözde bir hizmet (!) var ya.

Bisiklet yolu.

Ereğli ile Kandilli arasında çocukluğun deyimi ile ‘piskelet’ yolu.

İşte o yol konusu çok acıklı ve gerçekten de üzerinde binlerce kez düşünülüp, tekrar tekrar konuşulması gereken olaydır.

O piskelet yolunun güzergahında bir zamanlar demiryolu vardı.

Hani coşkuyla söylüyoruz ya, “Demirağlarla ördük ana yurdu” diye.

Evet öyleydi bir zamanlar. Ve üzerinde çuf çuuf da çuf çuf dediğimiz tren gidip geliyordu. Sırtında da sıra sıra vagonlar.

Kandilli’den kara elmasları yükler Ereğli’ye getirir ve orada boşaltırdı limandaki alana.

Boş gider dolu gelirdi Kandilli’den yük vagonlarının dışında yolcu vagonlarını da çekerek.

Hey gidi yıllar.

Ne zaman ki bir aklı evvel siyasetçi o taşıma işini ihaleye çıkardı işte o gün idam kararı alındı demiryolları için.

Sonrası malum.

12 yıl önce, çarşı içindeki demiryolu raylarını betonla kapattılar. Ardından tarihi buharlı lokomotifini kesip hurda olarak satıp çatır çatır demiryollarını söktüler.

Tam 17 kilometre demiryolu ağı göz göre göre yok edilirken, seyirciydi yönetenler ve çok büyük siyasetçiler.

Biz bağırdık tabi ki.

Yazdık çizdik.

O kadar!

**

Dünya raylı sistemi geliştirmek için çabalarken biz kesiyoruz, söküyoruz ve satıyoruz.

İşte son örneği Ereğli-Kandilli demiryolu.

O demiryolu tramvay hattına dönüştürülse.

Yan yoluna piskelet yolu/yolları yapılsa.

Hatta, güzergah yürüyüş yolları ile zenginleştirilse olmaz mı?

Olur da!

Nokta!

**

Piskelet yolu açılırken nutuklar atılacak.

Gurur ve ego gösterileri öne çıkacak.

Ve de alkışlanacak.

Oysa…

O gün çok kişinin yüreği ağlayacak.

Belki de hıçkıra hıçkıra.

Çünkü…

Daha önce alınan idam kararının uygulandığı gündür o gün. Yok ediliş ve alkış.

İşte biz bu muyuz?

Bu mu olmalıyız?

Siz ne dersiniz ki?!!