Sel afet.

Can ve mal kayıpları.

Korku.

Telaş!

Gözyaşları.

Ve endişe!

**

Yurdumun dört bir yanında hep yaşanıyor bu olaylar.

Durmayacak da!

Uzmanlar hep Marmara depreminden söz edip durmuyorlar mı?

Kentsel dönüşüm dedikleri konu bu nedenle gündemde değil mi?

Adı üstünde felaket.

Ya da doğal afet.

Doğa kendi dengesini kurarken, doğanın bir gün ve mutlaka  intikamını alacağını hesaba katmamak hangi aklın hesabı?

**

İşte Ereğli’de son yaşanan.

Ki daha önce bundan daha büyük seller yaşandı. Çarşı esnafının işyerleri sel suları ile doldu! Hatta pazarın oradaki dükkanların içindeki mallar bile yüzdü durdu.

Yani bunlar gerçek.

Peki biz bu gerçekler karşısında ne yapıyoruz?

Dere akışının daraltılması, denize dökülen noktadaki alınmayan önlemler, mendirek boyu eni falan filan.

Bunların hepsi tamam.

Eksiği ise liman içinin bazı alanlarına dalga kıranların yapılması tabi ki.

Ama asıl alınması bir önlem var ki, bunu kimse seslendirmiyor!

Ne mi sigorta.

Çarşıda şöyle bir araştırma yaptım ki, -yanlış ise düzeltirim- bir işlerinin dışında sigortalı işyeri yok!

Neden?!!

Herkes öncelikle bu soruyu kendine sormalı.

Neden yok?

Sonra da şu meslek odaları bir araya gelsin de, konuyu enine boyuna tartışıp sigorta şirketleri ile birlikte görüşüp, teklif istesinler.

Günümüzde sigorta her alanda var.

Yapılmalı/yaptırılmalı ki, iyi günlerin bir de kötüsü olduğu unutulmasın.

Her ay veya yılda bir aidat öderken, olası yangın, sel, heyelan gibi felaketler akılda kalsın.

Onca olay yaşandı, onca sel suları ile mücadele edildi, onca zararlar verildi ve akıllanmadık mı?

Pardon aklımıza mı getirmedik?

Peki; ya şimdi?

Şimdi ne yapacağız?

Unutacak ise hayırlı olsun, yeni felaketler çok sektirmez gelir.

Çünkü, Ereğli’de böyle ciddi konular süreç içinde öylesine bir konuşulur ve ardından herkes kulak üstene yatılır.

Durum ortada.

Dünden bu yana ne değişti?

Var mı değişim?!!