Kimi olaylar vardır  ki, düşüncene bile gem vurursun.

Vurmak zorundasın.

“Hadi oradan, düşünceye özgürlük” sözleri sadece falan filan.

Asma’da Osman gibi.

Söyleyemezsin.

Sıkıysa söyle!

Hadi söyleyin bakalım.

Ama tüm cesaretimi toplayarak yakışan üslupta ben düşüncelerimi söyleyeceğim.

 

Şimdi Kdz. Ereğli’de olmayan kent meydanı için tak diye cami yapımı gündeme geldi değil mi?

Nereden çıktı şimdi bu  ve neden?

“Neden?” sorusunun bile rahatsızlık vereceği bir ortamdayız.

-Kente cami lazım mı?

Evet… Bozhane camisi olmasa cenaze kaldıracak cami yok. Çarşının tam göbeğinde yan yana aralarında 100 metre olan üç tane cami var ama önünde, yanında alan yok. Bozhane Camisi de yetersiz ama nispeten idare ediyor. Ancak bu kente çevresinde rahatlıkla araçların park edebileceği ve ulaşım konusunda da sıkıntı yaratmayan bir alanda cami yapılması gerekiyor. Bu gerçeği tamam.

-Peki cami nereye yapılmalı?

Herhalde kent meydanının göbeğine değil. Zaten kent meydanı olarak ilan edilen alanda çepeçevre ulaşım açısından kilitlenmiş durumda. Ulaşımı felç olmuş bir ilçe merkezinin göbeğine cami yapmak doğru mu?

-Değil mi?

Elbette değil. O kentin göbeğine eski Nimet Okulu binasının da yıkılarak yapılan avm doğru muydu? O da değildi. Kentin kalbine saplanmış mızrak gibi durmuyor mu orada? Güzel diyen var mıdır? Ne kadar çirkin oldu? O alan eskisi gibi ağaçlık olarak kalıp da, gelen geçenin bir bardak su içtiği durumda bırakılsaydı kime ne zararı vardı? Ama o dönemli belediye yönetimi, o alanı sen-ben kavgasına çekip de kıyıverdi Ereğli’ye.

-Bu görüş doğru gibi. Bir çok kesim tarafından da ‘yanlış yapıldı’ yorumlarına sebep oluyor.

Peki  yarın cami konusu da ‘hata yaptık’ olmayacak mı? Hem bu alanda ticaret merkezi yapılacaktı da, koskoca meclis ayağa kalkmadı mı? Rantçı suçlamaları yapıldı. Ki bu suçlamanın/suçlamaların haklılık temelleri de vardı. Kent esnafı ayağa kalktı ‘ekmeğimizle oynama başkan’ diye. Sen şimdi bu meydana cami yapma kararı alıyorsan doğru değil. Cami adı altında siyaset yapmak yanlış. Diyorsun ki, camiye karşı çıkamazlar. Bunun adı dayatmadır. Yapmayın cami gibi kutsallığı kullanmayın. Çağırın şehircileri ve her açıdan en uygun alanı tespit etsinler de o alanda caminin yapılmasına toplumsal mutabakat sağlayarak buluşma adresinde anlaşma sağlansın.

-Haklı gibisin.

 

Sevgili dostlar, yazının girişinde de ifade ettiğim gibi bazı konularda görüş ifade etmek bile tehlikeli.

Anında yargısız infaz listesinin en başına oturtulursun.

Akla mantığa gelmeyen suçlamalar ile hedef olursun.

Ama birileri doğruları söyleyebilmeli.

Şimdi, ben adım gibi eminim ki bu karar başta da belediye başkanının içten içe “buraya da cami olur mu?” dediği bir süreçte, “kabul” oyuna dönüştü.

Bizim meclisimizde evet oyu veren herkesin bu kararın yanlış olduğunu en azından kendi kendilerine itiraf ettiğine de inananlardanım.

Ama.

Emir demiri kesiyor.

Emir geldi ve o emrin gereği yerine getirildi.

Kazanan kim?

O kazananı bilmiyorum ama kaybeden Ereğli.

Ereğli’ye cami kazandırıyorum diye yanlış yapıldı.

Beyler bayanlar, yönetenler, siyasetçiler kimse cami yapımına karşı değil, olmaz, olamaz da.

Böyle bir cami Ereğli’ye çok gerekli.

Şikayetimiz ve itirazımız caminin yerinde.

Alınan karar yanlıştır.

Ve iş işten geçmeden öncelikle bu kararın alınmasını sağlayanların sağduyusu ile de tarihi hatadan dönülmelidir.

Ereğli’yi sevmek kararları katılımcı bir anlayışla ve doğru verebilmektir.

Talimatları yerine getirmek ile Ereğli sevgisi olmaz.