Hepimizin de çokça gördüğü bir resimdir o.

Olay!

Görürüz ve düğümlenen boğazımızdaki acıdan kaçmak için kaçırırız gözlerimizi.

Belki de utanırız.

Öyle ya, insanlık duygusuna sahip olan 7 den 70 e herkes utanır.

Utanmalı da!

Yer Ereylin Alışveriş merkezi ile 7 A arasındaki yol boyu.

Orada dört tane sıralı duruyorlar hergün.

Durmalarının sebebi toplama kampı olmaları.

Durup beklerler.

Gelir birileri bırakır.

Gelir toptancı ve alıp götürür.

O süreç arasındaki boşlukta da, başkaları araya girer ki toplu taşımadan önce içini karıştırır.

İçinde ne var?

Elbette çok şey var da, kağıt ve camın dışında en çok yiyeceklere bakılır.

Biri ki domates ve patlıcan.

Artık ne var ise.

O günün şansına.

Ya nasip!

O gün daha önce orada gördüğüm manzaralardan daha farklıydı resimdeki.

Kılık kıyafet düzgündü.

Traşlı ve davranışlarıyla da “düştüm” der gibiydi,

Arıyordu içinde.

Bulduğu yiyecekleri bir kenara ayırıp çantasına atarken, başını hiç kaldırmadı .

Aradı aradı aradı.

Bulduklarını alıp götürdü.

Uzaktan O’nu gördüğümde, “İşte haber!” dedi içimdeki ses.

Ancak elim fotoğraf makinasına gitmedi/gidemedi.

Bir başka hava vardı çünkü.

Çekemedim o fotoğrafı ve yürüdüm gittim.

Gazetecilikte duygusallığa yer yok derler ama iş öyle değil.

Gazeteci misin, yoksa insan mı?

Elbette ikincisi.

Olayın haber olma yönünün olması benim ilgi alanıma girmedi.

Sadece çok çok çok duygusallaştım.

İçim acıyarak yürüdüm gittim ama gönlüm orada kaldı.