Haberi ilk ağızdan duyduk.

Kasabanın Belediye Başkanı seçim çalışmaları sırasında, fabrikaya da yakın bir yerde ben fabrikayı kapatacakmışım! dedi.

Kimileri zaten yaş kemale ermiş, arada böyle konuşmalar yapabilir, işi büyütmeye gerek yok diye düşünürken.

Bunu fabrikanın Müdürü söylemiş deyince.

Kafalar iyice karıştı.

Kasabanın Belediye Reisi kasabanın fabrikasını kapatacağını! Fabrikanın Genel Müdüründen öğrenmişti!

Bu nasıl bir iş, altından ne çıkacak? diye meraklanmak şart oldu.

İlk şaşkınlığı üzerimden attıktan sonra, bir iki araştırmayla meselenin aslını öğrendim!

Belediye reisi yanına kimseyi almadan Ramazan topu hazırlıklarını yerinde incelenmek bahanesiyle Göztepe’ye çıkıyor. (Bunu her ramazan öncesinde yaptığından kimse şüphelenmiyor)

Bir taraftan cebinde koyduğu bir avuç ay çekirdeğini çitleyip, ufaktan da kestaneci köyünden abalı da köyüne diye mırıldanmaya başlayınca.

Sesi, iki adım ötedeki evinden duyan mesaiden de yeni gelmiş fabrikanın Genel Müdürü hemen sinyali alıyor.

Başkanın yanına seğirtip abi hayırdır diye soruyor.

Biliyorsun ne bakanlar ne belediye başkanları metal yorgunluğuna uğradılar diyor. Muhabbet böyle başlayınca Müdürü hafiften ateş basıyor, iyice işkilleniyor.

Senin şu fabrikanın her tarafı metalden, ne zamanın fabrikası, bırak metal yorgunluğunu, neredeyse öldü ölecek diyor.

Ateşin yanına mide krampı ve baş ağrısı da ekleniyor.

Başkan: Müdür aramızda kalsın, ne kasabaya, nede kasabanın uşaklarına faydası olmayan bu metal yorgununu kapatacağım diyor.

Müdür’ün sırtında bir ürperme de başlıyor.

Çekirdek koyduğu cebinden altı aylık market fişi gibi kırış kırış uzayan bir liste çıkartıp okumaya başlıyor.

Şu kadar istimlak borcu, bu kadar emlak vergisi, çer çöp, yok hava kirliliği yok deniz kirliği tutanağı, tee ne zamandır ödenmedikleri için gecikme cezası ötv si kdv si osu busu diye sonu zor gelen listeyi sıralanınca.

Ayakta zor duran Müdür içten içe hem kızıyor hem de hırslanıyor.

Başkan ayağa kalkıp üstünü başını toplarken şu paraları bir an evvel öde de bozuk olan aramız giderayak dahada bozulmasın, kasabaya bir faydanız olsun demeyi ihmal etmiyor.

Müdür, tüm cesaretini toplayıp tekrar soruyor,

Başkanım, tam seçim öncesinde bu olur mu? Hem buraya ne yapacaksınız?

Aşağıya doğru yürüyen Başkan durup, Müdüre bir müddet bakıp,

Müdür, benim projelerim İstanbul’dan geldi hazır. Arkadaşlar inceliyorlar.

Onların açıkladığı projeler gerçeğe ne kadar yakınsa, benim bu projem de en az onlarınki kader gerçeğe yakın değil mi?  diyor.

Ama ne olursa olsun.

İki kişi arasında geçen bu konuşma ortalığa saçılmamalıydı!

Nuri ÖZTÜRK / KDZ EREĞLİ