Her felaketten sonra ekranlar siyasetçiler ve uzmanlardan oluşan sıra sıra konuşmacılar tarafından öyle bir dolduruluyor ki.

Anlatan anlatana.

Bu bombardıman arasında öne çıkan en önemli tespit; önlem!

Önlemlere dönük anlatımlar arasında kamu ve yerel yönetimlerin sorumlulukları dile getirilirken, dikkat ediyorum ki hiç kimse bugünkü seçim sisteminden söz etmiyor.

Aslında tüm sıkıntıların sebebi seçim sistemidir.

Bugün ülkemizde, TBMM’nin ne işlevi var?

Onca milletvekili ne için maaş alıyor?

Bu milletvekillerini halk mı yoksa partilerin genel başkanları ve yönetimi seçmiyor mu?

Ya belediye başkanlarını kim seçiyor?

Belediye ve il genel meclis üyelerini nasıl belirleniyor mu?

Halk mı seçiyor?

Hayır!

Bugünkü atamalı sistemde halkın önüne “bunları seç!” diye dayatma getiriliyor.

Bu nedir?

Halk ile alakası olmayan milletvekilleri kanun yapacak.

Halk ile bir bağı bulunmayan belediye başkanları ile belediye meclis üyeleri kentleri yönetecek.

Halkın tercihlerine uygun hazırlanmayan il genel meclis üyeleri de özel idarelerin bütçesini yönetecek.

Gücünü halktan değil de, genel merkezlerden alan bir yöneten, halkı mı takar yoksa genel merkezi mi?

Tabi ki genel merkez ne derse o olur!

Öyle oluyor zaten.

*

Bugün ülkemizde siyasi sistem liyakata dalayı gerçekleştirilmiş olsa ne olur?

Öncelikle, aday olmak isteyenler sınavdan geçirilip belli oranda puanı tutturabilirse aday olabilme hakkını kazansa.

Ardından aday olacağı siyasi hareketin listelerine ön seçimler yolu ile girebilse!

Soruyorum sizlere; bugün TBMM’de kimler olabilir?

Kimler belediye başkanlığı koltuğuna oturabilir?

Kimler belediye ve il genel meclis seçilebilir?

Ve tüm bunlara bağlı olarak, gerek TBMM ve gerekse de diğer meclis üyeliklerinde komisyonlar böyle oluşur mu?

Günümüzde imar komisyonlarının oluşumlarına bakın ve liyakat ile liyakatsızlığı yan yana getirin ve sonra da yaşadığımız felaketlerin sebebini gözünüzün önünden geçirdiğinizde ne görürsünüz?

Seçim sistemi!

Türkiye’de bu seçim sistemi ile yönetenler organları belirlenmeye devam ettiği sürece, iş/işler ehillerine değil, genel merkezlere en çok yağ çekenlere verilir.

Bu kimsenin hesap vermeyeceği.

Katılımcılığın sürekli askıda olacağı bir düzenin devamıdır!

Ne zamanki bu düzen değişir de, sistem demokratikleşir işte o andan itibaren liyakat öne çıkar ki, toplum sağlığı büyük oranda korunur/korunabilir.

Evet deprem öldürmez bina öldürür de… Binaların tabut olmasının birinci sebebi seçim sistemi ve liyakatsızlıktır.