Akşam olup sofrayı da kurmuş mu evin kadını?  Çoluk çocuk her birey ailece oturdunuz mu siz de sofraya?

Oh!

Şimdi karınları doyurup yorgunluğu çıkarma zamanı.

Servisin ilk menüsü  çorba.

Bir de köy tarhanası ise çorba.

Değmeyin keyfine.

Damaklar bayram edecek şimdi tarhanayla.

Mis  mis!

Börekler,tatlılar, kebaplar da sırada.

Bakın hepimizin nasıl da ağzının suyu aktı.

Aile olmanın dayanılmaz çekiciliğinde buluşmaktır bunun adı.

Böylesine keyifli anda, “Günün nasıl geçti?”, “Sen neler yaptın?”, “Dersleriniz nasıldı çocuklar?” derken gözünüz ekrana ilişiyor.

O da ne?

Şiddet!

Katliam!

Yangın!

Savaş!

Kan!

Ölüm!

Mideniz kalktı şimdi.

 

Her gün aynı senaryo.

Açıkça  ölüm kusuyor ekranlar.

Aynı görüntüler , tüm kanallarda da tekrar tekrar yayımlanarak toplum bu kötü görüntüleri izleme dayatması ile karşı karşıya bırakılıyor.

Bu nasıl iş?

Nasıl yayımcılık?

Reyting dedikleri bela mıdır bu toplumun bu tür haberler ile boğulması?

Nedir sebebi nedir?

 

Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) bir çok konuda kendilerine göre çarpık çurpuk buldukları yayınlara müdahale ediyor.

Yani ortada RTÜK diye bir kurum var.

Peki şimdi soruyorum RTÜK yöneticilerine; bu haber bültenleri hep böyle mi devam edecek?

“Dünya böyle” diye kimse mazeret yaratmasın!

Dünya böyle diye Türkiye’de bu ölüm kusan habercilik anlayışının güdümünde mi olacak?

Olmamalı!

Eleştiri ile birlikte çözümünü de ‘bir öneri’  sunarak bu haber anlayışına dur denilmesini savunuyorum.

RTÜK yayımlanan filmlerin içeriği ile ilgili olarak nasıl uyarı koyuyor ve yaş gruplarına göre tespit yaptırarak vatandaşı uyarıyor ise, habercilikte de yeni bir anlayışı gerçekleştirebilir.

Televizyon kanalları, ölümlü haberleri bir bölümde toplayarak  “KARA HABERLER SAATİ” uygulaması isteyebilir. Bu haber saatinde ekranda haberlerin şiddet, kan, ölüm, savaş, gerilim, yangın gibi olayları kapsadığı ve özellikle çocukların izlememesi gerektiği  açıklanabilir. Yani ekranlar önce simsiyah olup, gereken uyarılar yapıldıktan sonra ölümlü haberler verilir.

Böylelikle de, haber saatlerinden kara haberler ayıklanarak toplumun bu ölümlü haberleri izleme dayatmasından kurtulması da sağlanabilir.

“Olmaz!” diye bir şey söylemek işi yokuşa sürmektir.

RTÜK bu konuda öncü olabilir.

Bu öncülüğünü de tüm dünyaya yeni habercilik anlayışı ile tanıtıp toplumsal açıdan olumlu bir sorumluluğunu da yerine getirmiş olur.

Çok zor değil hiçbir şey.

Derler ya, istemek başarmanın yarısıdır.

 

Sofralarında ölüm haberleri görmek istemeyenlerin haber alma hakkına saygı duyması gerekenler, haberciliği reytinge kurban etmemelidir.