Dikkat çekici ve dikkatle yanıtlanması gereken bir soru ile güne başlayayım mı?
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu kime hayran?
Yanıtınızı alayım.
Dedin ki, Mustafa Kemal.
Dedin ki, Sabahat Akkiraz.
Dedin ki, Yılmaz Güney.
Dedin ki, Sezgin Tanrıkulu.
Dedin ki, Yılmaz Büyükerşen.
Dedin ki, dedin ki, dedin ki…
Sıralayın altına artık aklınıza kim gelir ise.
Ama tahminim odur ki, şu isim aklınıza gelmez.
O da, Mehmet Bekaroğlu.
Fazilet Partisi’nden sonra, Saadet Partili.
Ardından CHP’den ayrılan Ertuğrul Günay ile birlikte “Müslüman sol” hareketini kurdu. Tekrar Saadet’e dönerek İstanbul Belediye Başkan adayı oldu. Numan Kurtulmuş ile birlikte Has Parti kuruculuğunu üstenip genel başkan yardımcısı oldu. Tekrar Saadetli olup, Rize’den Belediye Başkan adayı olup, CHP’nin tam desteği ile siyasi hayatına devam etti.
Ve derken birdenbire Kılıçdaroğlu ile Bekaroğlu iletişimi başladı.
Kemal Kılıçdaroğlu, siyasi yaşamında yalpalamayı sürdüren Bekaroğlu’nun birdenbire CHP’ye davet etti ve kendi kontenjanından parti meclisine seçti.
Bekaroğlu ile CHP?
Bekaroğlu, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu tarafından partinin Tanıtım ve Halkla İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı görevine verildi.
Yetmedi!
İstanbul’dan CHP milletvekili yapıldı. (Biliyorsunuz, bizdeki demokratik (!) sistemde, milletvekillerini, belediye başkanlarını, il genel ve belediye meclis üyelerini halk değil, genel başkanlar seçiyor.)
Maşallah !
Tü , tü ! Kırkbinkere maşallah!
Oysa, Bekaroğlu hakkında Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e hakaret ettiği yönünde iddialar vardı.
Vardı olmasına da, Kemal Bey bunları bilmiyordu ki, elinden tuttu ve çıkardıkça çıkardı.
Sonra ne mi olur?
Şu anda CHP’den Üsküdar Belediye Başkan adaylığı konuşuluyor.
Daha sonrası da var.
Ekmeleddin Bekaroğlu gibi Mehmet Bekaroğlu da, Cumhurbaşkanı adayı yapılır ve olur gider.
Kazanan mı kim olur?
 
Şimdi…
Sorumu tekrarlayayım mı?
Kemal Kılıçdaroğlu kime hayran?
Sana mı?
Bana mı?
CHP tabanına mı?
Sosyal demokratlara mı?
Yoksa; Sayın Mehmet Bekaroğlu’na mı?
Haydi şimdi yanıtını verin bakalım.
 
Aslan sosyal demokratlarımız dövünsün dursun “iktidar olamıyoruz” diye.
Olur mu böyle olur mu?
Yani bu karışık tezgahlarla bulandırılmış kafalarla iktidar olunur mu?