Şaka maka haberi değil.
Gerçeğin ta kendisi.
Uzun Mehmet’in Kdz. Ereğli sahilinde Kaymakamın evinin karşısında bulunan heykelinin kazmasını çalmışlar.
Kazmayı kim niye çalar ve o kazmanın sapını hangi işte kullanır bilemem de, hırsızlık doğru.
Hırsız gitmiş ve o anıta tırmanarak kazmayı tutmuş ve madenci heykelinin elinden çekip çıkararak kaçıp gitmiş.
Hem de kaymakamın evini bekleyen polis noktasının tam  karşısında.
Cesarete bakar  mısınız?
Polisin karşısındaki heykeli gözüne kestireceksin ve sonra da uygun bir saatte heykele tırmanıp o kazmayı yerinden çıkarıp ineceksin ve sonra da bir şekilde kaçacaksın.
Vay be!...
**
Uzun Mehmet’in kim olduğunu anlatmaya gerek yok.
Zonguldak’ta bilir, tüm Türkiye’de.
Ereğlilidir.
Eski tüzel kimliği köy olan Kestaneci Mahallesi’ndendir.
Köseağzı’ndan akan Neyrendere yatağındaki siyah taş parçalarının taşkömürü olduğunu bulup ülkemize kazandıran bir yiğittir.
Yiğittir yiğit olmasına ama bulduğu kömür yüzünden canını almışlardır.
Öldürülerek ilk maden şehidi ünvanını da taşır Uzun Mehmet.
Ha, öldürenler de Ereğli’dendir.
Neyse..
Uzatmayalım cılkı çıkacak.
Uzun Mehmet’in anıtındaki kazmanın çalındığını öğrendiğimde inanın güldüm.
Hırsızlığa gülünür mü?
Güldüm ama vardır elbette bir sebebi.
Sebebi de şu:
Ereğlili Uzun Mehmet’in anıtındaki kazma polisin nöbet kulübesinin karşısında çalınmasına çalınıyor ve can acıtıyor ama, asıl can yakan ise Ereğlili olup da Uzun Mehmet’in efsane olduğuna inanıp yayanlardır.
Evet evet aynen öyle.
Uzun Mehmet’in doğup büyüdüğü ve uğruna canını verdiği taşkömürü  toplumun her kesiminin bir şekilde kaderi olup 150 yıldır evlere ekmek götürürken, birileri de çıkıp böyle saçma ve akıl tutulmasına benzer bir saplantının arkasında durur ise o madenci kazmasının çalınmasını fantezi gibi görür insan.
Zonguldak ve İlçelerinde Uzun Mehmet’in adına mahalleler kurulmuş ise okullar yapılmış ise bir çok semt ve kurumsal kimlikte bu isim kullanılıyor ise çıkıp da birileri “dam üstünde saksağan” gibi böylesine şizofren bir takıntıyı savunuyor ise siz olsanız ne dersiniz/
**
Devrekli Metin Köse’nin son yazdığı “Büyük Yürüyüş’ü okurken “Halimem” Türküsünün Devrek’e ait olduğunu öne sürüyor yazar.
Yazara göre, Bolulular bu türküye sahip çıkarak Devrek türküsünü yürütmüşler.
Aferin Metin Köse’ye. 
Yöresine sahip çıkıyor.
Peki ya biz?
Uzun Mehmet’i efsane diye yayanlara çanak tutarken hiç Halil türküsünü önemser miyiz?
Önemsemediğimiz ortada.
Oysa “Halime” adı Kestaneci Köyü’nden Abalı Köyü’ne uçan kazda da,  İbram’ın  Kestaneci Köyünün Ufacık Tefecik Taşları Halime De Hanımın O İncecik Kaşları” diye geçer.
Devrek ile Bolu arasında sahiplenme konusunda tartışma olan Halime nereli?
Halime’yi samanlıkta bile bastıran türkülerin otantik dünyası kimi neşelendirmiyor?
**
Yöresel değerlerine sahip çıkmayan toplumların kültürden söz etmesi mümkün değildir.
Kdz. Ereğli’de yerel kültür ve sanat konusunda birşeyler yapmak isteyenleri alkışlıyorum.
Eksiği fazlasıdır çok önemli değil; Kent Konseyi’nin sanat kolu etkinlikleri kapsamında “Akça Kızın Düğünü” tiyatrosu oynandı geçtiğimiz günlerde.
Beğenen olur veya olmayabilir.
Her ne ise de yerel bir kültür sahnelendi.
Şunlar şunlar emek verdi.
Şunlar şunlar oynadı.
Şunlar şunlar seyretti.
Şunlar şunlar yer bulamadı döndü.
Şunlar şunlar alkışladı.
Oh be…
Ereğli’de yerel kültür konusunda bir etkinlik yapıldı.
Olay bu.
Belediyelerin adı “yerel yönetim”dir.
Yerel yönetimler de, yerel kültür ve sanatı tanıtma konusunda sivil toplum örgütleriyle işbirliği yaparak sorumluluğunu yerine getirir.
Yaptılar.
Bugün böyle yarın daha iyi olabilir.
**
Şu sözü ısrarla altını çize çize yazmaya devam edeceğim.
Her kim ki kendini Ereğlili olarak ifade ediyor ve sonra çıkıp da “Uzun Mehmet efsanedir” diye safsatalar yayıyor, inanın şizofreniktir.
Hastadır.
Daha ötesi Ereğli düşmanıdır.
Hiçbir kentte o kentli olup da kentinin aleyhinde ötüp duran olmaz.
Öttürmezler çünkü.
Uzun Mehmet’in kazmasını çalan hırsızın Ereğlili olduğunu sanmıyorum.
Kesin çakmadır.
Cahildir.
O da bir şizofrendir.