Uzun bir ayrılıktan sonra yeniden merhaba...

Epeydir yazmıyordum. ‘Niye yazmıyordun?’ diye sorarsanız da biraz tembellik, biraz farklı alanlarda çalışma diyelim.

30 Mart yerel seçimler öncesi Antalya'da biraz siyasetin içine girdim. Baktım olmuyor. Siyasette kim kimin dostu, kim kiminle ideolojik birlikte ya da kim kimin arkasında...Bunları derinlemesine gördüm. Halk adına siyaset yapan partide her kafadan bir ses çıkması ve paramparça haline gelmesi, yoz ilişkileri tüm çıplaklığıyla gördüm.

2014 yılı bir hayli hareketli geçti. Önce 30 mart yerel seçimler, şaibeli seçim iddiaları arasında AKP en ileri demokrasisini gösterdi.

Ardından Soma'da 301 maden işçisinin cinayete kurban gitmesini ve Türkiye'nin en büyük faciasını gördük.

Yürekler bir değil kaç yüz kere parçalandı. Soma'da 301 madencinin acısını yaşarken, yasını tutarken, vatandaşını döven, tokatlayan Başbakanını gördük...

Seçimleri atlattık, Soma fciasının üzerinden den zaten epey zaman geçti, nasıl olsa unuturuz derken, Gezi direnişinin 1. yılına gelmişiz.

Gezi Direnişi sadece bir kaç ağacın yakılması kesilmesi olayına indirgenemz. Bu olay, Türk gençliğinin ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının ''Beni unutma, ben varım'', ''Gençliği hiç unutma, gençleri dikkate al'' mesajı idi.

17 Aralık ve 25 Aralık'ları gördük. 700 bin TL'lik saatleri, iktidarbaşının oğlu ile arasındaki telefon görüşmelerini, bakanların ve oğullarının ayakkabı kutularındaki paralarını gördük.

Azerbaycanlı mı yoksa İranlı mı olduğunu kesin öğrenemediğimiz Rıza Zarrab'ın ya da Arabın Türkiye bütçe açığını kapattığını gördük.

Bakan çocuklarının tutuklanmalarını gördük.

Gördük de gördük...

Parel yapının telekulak skandallarını gördük.

İktidar bu konuda ak pak meleke imiş, hiç suçu yokmuş onu gördük.

Paralel yapının polisi, yargıyı ele nasıl geçirdiğini gördük.

İktidar ak sütten çıkmış gibi suçsuzmuş onu gördük.

Ve şimdi yılı yarılamaya başladık. Önümüzde halkın seçeceği Cumhurbaşkanlığı seçimi var. Muhalefet ''ÇATI ADAYI'' araya dursun, iktidarın başı Ülkenin en yüksek tepesine oturmaya hazırlanıyor.

Cumhurbaşkanlığı seçimleri nedeniyle de Kürt milliyetçilerine taviz üzerine taviz veriliyor. Yakında İmralı sakininin ev hapsine alınmasına karar verirlerse hiç şaşırmayın. Artık bu kadar da olmaz da demeyin.

Bu ülkede bu çaresiz yönetimle herşeye alıştık, alıştırılmaya da devam ediyoruz.

AKPKK Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde de işbirliği yapacak.

Ne dersiniz, AKPPKK işbirliği ile Cumhurbaşkanını seçermiyiz, seçeriz değil mi?

Hadi şimdiden hayırlı olsun.

Ha bu arada şiirlerim de biriktikçe birikti. Tembellik edipte kitaplaştıramadım. 2014'ün ikinci yarısında, şiir kitabı özlemimi de gidermeye çalışacağım.

 

 

MEZAR

 

Bir mezar açsak

Bütün acıları koysak sığar mı içine...

Bir mezar

Bir mezar daha açsak

acılarımız ölmüş mü olacak?

Hüzünlerimizi neye sarsak, hep bir nefes

tütün dumanı değil mi?

 

Bir mezar açsak

Bir mezar daha açsak

yüreğimizde sonsuzlaşan tutkularımızı, eskimiş umutlarımızı,

aşklarımızı koysak

hepsi ölmüş mü olacak?

 

Bir mezar açsak

bir mezar daha açsak

koysalar içine beni

şimdi ölmüş mü olacağım?

 

(Fikri Cinokur -Antalya-25.05.2014)