40’dan sonra “tek tek  basaraktan bade süzerekten”  diye teklemeler başlıyor.

Öyle ya, yolun yarısı 35 ise üzerine beş daha koydun mu oldu 40. Geriye kaldı mı 30. Normal yaşam kontörünüz böyle ise  kalan 30’u iyi değerlendirmek gerek.

70 son !

70’den sonra “uzatmalı muhabbet”ten başka bir şey değil.

Siz bakmayın “60’ndayım ama çivi gibiyim” diyenlere.

Hepsi şinanay!

Ah oram ağrıyor…

Ah burama soğuk girdi.

Böbreklerim de tutmaz oldu.

Kalbim çoktan teklemeye başladı.

Kan verip şekerime kolestrolüme baktırayım.

Vay be yıllar!

Nasıl geçti habersiz o yıllar.

Ve geriye baktığımızda “gönlüm genç” diye hava bassan ne yarar ki!

Adı üstünde hava!

Ya Ayşe?

Ya Fatma?

Hepsi harcamadı mı yılları?

 

Yaş 70’e 10 kaldı ama inanın dostlar beş sene önceki sağlığını arıyor insan.

“Aramıyorum” diyen sizi değil, kendini saklıyor gerçeklerin arkasına.

Doğal süreç bu.

Doğarsın.

Yaşarsın.

Yaşlanırsın ve binersin imamın kayığına.

Başka yolu yok bu işin.

Sırayla falan da değil ki.

Bir de bakmışsın atta imam sala veriyor.

Allahü Ekber Allahü ekber…

Şu öldü.

Cenazesi şu gün şu saatte.

Dost ve akrabalarına “teessürle” duyurulur.

Bu iş böyle…

 

60’a geldikten sonra çekmeli insan kendini aktif yaşamdan.

Derin derin nefes alıp yürümeli.

Doğa ile kucaklaşmalı.

Dostları ve dostluğu ateşlendirmeli.

Torun torba sevmeli.

Çocukların dünyasında olgun çocukluğuna kucak  açmalı.

Abilik ablalık yapmalı.

Bilgi ve birikimine başvurulan bir büyük olmalı.

Yani şu dostlar.

Ununu eleyip eleğini asmayı bilmeli.

Hırs sağlığa zararlıdır.

Hele ki bir de “kin” tutsak almış ise o hırsı.

Ölüm koşa koşa gelir.

Vurur!

Çektirir!

Süründürür!

İmamın kayığına sıra geldiğinde,  yaratılan o bıkkınlık ile “öf iyi ki gitti” derler.

Böyle derler.

Tombul gelin bile böyle der.

 

Yaş 60 oldu.

Şimdi uzanmalı çimenlere.

Yaprakları avuçlamalı.

Kaybolmuş gerçek mutluluklar yeniden keşfedilmeli.

Yaşamdan ve toplumdan özür de dilenmeli.

Islak gecelerde insan kendini dinlemeli.

Ay ışıklarının pırıltısında vicdanıyla başbaşa kalındığında “Doğru zamanda bırakmayı başardım. Elden ayaktan düşmeden ve kimseye maskara olmadan eyvallah dedim” demek var iken, hırslara güle güle.

Güle güle hırs.

Güle güle ve bir daha gelme.

60 yeter!

Yaşadıklarım ile mutluyum.

Barışığım.

Allah herkese “doğru zamanda ve doğru şekilde veda etmeyi” hissettirsin.

Ben ettim.

Aktif yaşamdan çekildim.

Abiyim, dostum, kardeşim artık.

 

Ailem bana yeter.

Bir de dostluğu yaşayıp paylaşacaklarım.

O kadar !