Kdz. Ereğli Belediye Başkanı Hüseyin Uysal’ın  meclis toplantısındaki konuşmasını canlı canlı dinledim.
Uysal,  Erdemir’i  sözcükleri de dikkatle seçilmiş yazılı metni okuyarak eleştirdi.
Açıklamasında anlatmak isteyip de anlatamadıklarını bir kenara koyar isek özeti şu:
Erdemir Ereğli’dekileri hiçbir anlamda ciddiye almıyor ve bıçak da  kemiğe dayandı.
Bıçak kemiğe dayandı !
Çok ciddi bir cümle.
Altını çizerek bu konuşmayı değerlendirdiğimizde, açık açık şunu söyleyebilirim.
“Erdemir bu kentteki hiçbir  kurumu da, bireyi de adam yerine koymuyor.”
Bunu dedi Hüseyin Uysal !
Çünkü o Erdemir’i yönetenlerin bir yerlerinde boncuk var.
O boncuğa dokunulamıyor.
Şimdi çok merak ediyorum Uysal’ın bu sözlerinden sonra  Erdemir’in bağlı olduğu OYAK yönetimi ne yapacak?
Sorar mı hesabını Erdemir’in başındaki İngilizcesi bile olmayan zatı muhtereme?
Der mi ki, oradaki toplumsal barışa niye dikkat etmiyorsun?
Sen  bizi orada niye mahcup ediyorsun bakim der mi?
Ne diyelim keşke dese!
Keşke sorsa.
Sormuyor!
Herhalde “dayı” meselesi.
 
Ama şu var.
Ereğli’de çalışanlarının bile “gitti” gözüyle bakıp, her gün yeni  bir genel müdür adını telaffuz ettiği bir kurumda, iş barışında sıkıntı olmaz mı?
 
Neyse fazla üzerine gitmeyeyim. İlan/abonemizi kesip  bizi susturacağını sanma basitliğini gösteren genel müdürleri, bu kez yemek ile suyumuza da göz dikebilir.
Maazallah!
 
YUH ARTIK !

Şu taşı toprağı altın, cennet vatanımda öyle kötü olaylar yaşanıyor ki, inanmak güç değil, olanaksız.
İşte Adana Demirspor’un başına gelenler.
Nasıl olur nasıl; bir futbol takımı  seyircisinin attığı “İzmir'in dağlarında çiçekler açar, yaşa Mustafa Kemal Paşa yaşa...” tezahüratı  nedeniyle PFDK’da sevk edilebilir?
Olur mu öyle şey?
Olabilir mi?
Ama son yıllarda ve ardı ardına o kadar çok akıllara zarar olay yaşanıyor ki?
Sanki halüsinasyon görüyoruz.
Hani bir zamanlar sahaya formalarında  “Yüce Atatürk” yazdığı için Fethiyespor’a da ceza kesilmek istenmişti ya.
Aynen öyle bir şey.
Atatürk ve Cumhuriyet  demek suç mu oldu bu ülkede?
Allah iyiliğinizi versin e mi?
Allah sizi bildiği gibi yapsın e mi?
Yuh yani yuh !
 
ÇOK SESLİLİK DEĞİL Mİ?

Bir yuh da, Cumhuriyet Gazetesi’ne yapılan operasyonla ilgili söylemek lazım.
Haber ajanslarına göre, Fetö üyeliğinden yargılanan savcı Cumhuriyet’e Fetö ve PKK yandaşlığından dolayı operasyon yapmış.
Hayda !
Buyurun buradan yakın!
Allah bunlara da iyilik versin.
Ve bildiği gibi yapsın !
 
Hasan Cemal ve Can Dündar dönemlerinde bıraktığım Cumhuriyet’in 40 küsur yıldır okuyucusu olarak bu  operasyona nasıl şaşırmam?
Nasıl hayret etmem?
Yazarları öldürülen, ara dönemlerde sürekli kapatılan bir gazeteyi   demokrasinin olmaz ise olmazı olan muhalif ses diye kapatmaya veya susturmaya kalkmak, hangi demokratik teammülle uyar?
Olur mu öyle şey?
Demokrasinin a harfi “çok seslilik” değil mi?
Ha değil ise söz yok!
Olamaz da…
Ama o zaman da demokrasi yerine başka bir şeylerden söz etmek gerekmez mi?
Açık açık ismini koymalı bu rejimin?
Nedir?
Şahsen ben atamalı matamalı da olsa demokrasi diye biliyorum ama…!
Yoksa başka bir şey mi?